Kendimi hiç olmadığım kadar mutlu bi o kadar da gergin hissediyordum.
Mutluğumum sebebi abimdi. Çünkü hastaneden çıktığından beridir gülümseme yüzünden eksik olmuyordu.
Sezgin abi ile birlikteydiler artık. Ve abim onların şirketinde çalışmaya başladı. Onun adına çok mutluydum.
Fakat bir şey daha vardı. Abim eskisi gibi benimle iletişim kurmuyordu. Sebebini bilmiyorum ama sanki bir hatamı görmüşte benden kaçıyor gibiydi. Bu durum için bir gece ağlamıştım.
Gergin olmamın sebebi ise cihandı. Artık zor olsada kabullenmiştim. Ondan hoşlanıyordum.
Her geçen gün onu daha fazla görmek isteğim vardı. Onu görünce hızlı atan kalbim, karnımdaki kelebekler. Ve onun bana temas ettiği yerlerin alev alev yanması bunları destekler nitelikteydi.
Kendim için bir iş bulmuştum. Ayrıca bu sene üniversite sınavına girecektim. İş yerinden aldığım paralar ile test kitapları alıp elimden geldiğince ders çalışıyordum.
Barda çalıştığım zaman, tanıştığım fırat bana iş bulmama yardımcı olmuştu. Bir kafede garsonluk yapıyorduk. Kendisi de orda çıkıp yanımda çalışmaya başlamıştı.
Fırat üniversiteye yeni başlamıştı fakat bir sığınak yeri bulamadığı için okulunu dondurmak zorunda kalmıştı.
Bazen boş zamanlarımızda birlikte kütüphaneye gider orda çalışırız. Bana çok fazla yardımı dokunmıştu.
Bugün patron kafeyi erken kapatmıştı. Eve gelir gelmez duş alıp, atıştırmalık bir şeyler hazırlamıştım. Şuan ise ders çalışıyordum.
Abim de işe gitmişti. Ve onun gelmesini bekleyecektim. Çünkü onunla konuşmak istiyorudum. Neden benden uzaklaştığını, bir hata yapıp yapmadığımı merak ediyordum.
2 saat aralıksız çalıştığım için mola vermeye karar verdim. Ayağa kalkıp mutfağa ilerleyeceğim zaman kapının çalınmasıyla kapıya doğru yürüdüm.
Kapıyı açtığımda abim olduğunu gördüm. Yorgun gözüküyordu. Her ne kadar şirketin sahibi sevgilisi olsada, abim kendisine torpil geçirilmesini istemiyordu.
Bu yüzden sezgin abiden, diğer çalışanlara nasıl davranıyorsa kendisinede öyle davranmasını istemişti.
Abim kısa bir merhaba dedikten sonra gideceği zaman "abi biraz konuşabilirmiyiz?" diye sorduğumda durdu ve bana bakmaya başladı.
"Şuan yorgunum daha sonra konuşalım"
"Hayır abi. Bana neden böyle davrandığını merak ediyorum. İstemeyerek bir hata falanmı yaptım"
"Ne demek istiyorsun açıkça söyle!"
Sona doğru sesi yükseldiğinde şaşırmadan edemedim. Çünkü abim hiçbir zaman bana karşı bağırmazdı.
Başımı yere eğdiğimde hala bana baktığını hissedebiliyordum. Gözlerim dolmuştu. Derince yutkunduktan sonra konuşmaya başladım.
"Son günlerde benden hep uzaksın. Yüzüme dahi gülmüyorsun." dedim kısaca. Çünkü daha fazla konuşursam ağlayacağımı biliyordum.
Abim hala olduğu yerdeydi. Hiç bir şey demedi. Sadece bekledi. Ve bir şey demeden odasına gitti. O gider gitmez akmaya hazır gözyaşlarım firar etti.
Odama gidip sadece ağlamak istiyordum. Öylede olmuştu. Sesim duyulmasın diye büyük bir çabaya girmiştim.
Belki onunla konuşursam daha iyi gelirdi. Bu yüzden telefonunu çıkardım. Muhtemelen işi vardır diye bir süre yazmadım. Fakat gittikçe ağlama isteğim artıyordu.
En sonda vazgeçmiştim. Kapım tıklatıldığında cevap vermedim onun yerine uyku numarası yapmaya karar verdim.
Bir süre sonra kapı açılmıştı. Sağ tarafımın çöktüğünü hissettim. Muhtemelen yanıma oturmuştu.
Ardından saçlarımı okşamaya başlamıştı. Alnıma derin bir öpücük kondurup ayağa kalktı. "Özür dilerim bir tanem" dedi fısıltıyla. Ve odamın kapısının açılıp kapanma sesini duymuştum.
Telefonuma gelen bildirim sesiyle yerimden doğruldum. Telefonumu elime aldığımda bunun cihan olduğunu gördüm.
Cihan: yarın saat 9 da hazır ol seni almaya geleceğim. İyi geceler " yazmıştı.
Sorgulamadan kısaca iyi geceler demiştim. İçimde en ufak bir heyecan yoktu.
Her ne kadar saat geç olsada hava almak istiyordum. Bu yüzden sessiz olmaya dikkat ederek dolabıma ilerledim. Hava estiği için hırka almıştım.
Daha sonrasında evden çıkmıştım. 2 sokak ötede olan parka ilerledim. Oldukça sessiz bir yerdi.
Bankalardan birine oturum. Şimdi daha iyi hissediyordum. Birden yanımda hareketlenme hissettiğimde yanıma baktım. Gelen fırattı. Gözlerine baktığımda göz altları mosmordu.
Bitkin ve yorgun görünüyordu. "Fırat iyimisin?"
Burnunu çekip "ben hiç iyi olmadım." bu dediğini anlamamıştım. Zaten son günlerde oldukça bitkin görünüyordu zaten.
"Anlatmak istermisin?"
Bana döndüğünde gözlerinden akan yaşları gördüm ağlamasada gözünden yaşlar akıyordu.
Elimi yüzüne getirip gözlerindeki yaşı sildim. O benim tek arkadaşımdı. Bu durumda olması beni üzüyordu. O benim çoğu zaman yanımda olup destek olmuştu. Bu seferde ben öyle olucaktım.
Kollarımı ona doladığımda sanki bunu bekliyormuş gibi kollarını hemen bana dolamıştı.
Alnını omzuma yaslamış ve sesli bir şekilde ağlamaya başlamıştı.
"Ben çok yoruldum meftun. Artık yaşamak istemiyorum" bunları derken bile acı çektiği belliydi.
Başını kaldırdığında gözlerini gözlerime çevirdi
"İyi ki benim arkadaşımsın meftun. Teşekkür ederim yanımda olduğun için"
"Sende benim iyiki arkadaşımsın."
"Meftun ben çok yakında gideceğim üniversite için. Başka bir şehire gideceğim benimle gelmek istermisin."
Bunu aniden demesiyle şaşırmıştım. Çünkü biz burada okumaya karar vermiştik. Ne oldu da kararını değiştirmişti ki.
"Hemen karar verme istediğin zaman düşünebilirsin."
Bu iyi olmuştu. İyiyce emin olup o şekilde karar vermeliydim.