Mola bittikten sonra Bilge sınıfa geçti, grup görünürlerde yoktu. Yerine oturdu, biraz sonra Eftelya ve diğerleri içeri girdi. Eftelya yerine doğru ilerlerken suratında ciddi bir ifade vardı, Bilgeye bir kere bile bakmadan yerine oturmuştu. Ama diğerleri öyle değildi, sırıtarak kaçamak bakışlar atıyorlardı Bilgeye.
Günün diğer vakitlerinde bir daha hiç konuşmadılar. Akşam dersler bittiğinde Bilge toparlanmak için ayağa kalkıp hazırlandı. Aşağı doğru inmeye başladı, kapıya yanaşınca omzunda bir el hissetti.
Kendini çeken ele doğru döndüğünde karşısında Eftelyayı gördü. Suratı ciddiydi.
Eftelya: Sana yarın güzel bir sürprizim olacak Bilge Kansoy.
Bu cümleyi söylemesiyle dudaklarını yukarı doğru kıvırarak buz gibi bakışlarını Bilgenin gözlerine dikmesi bir oldu. Eliyle Bilgeyi geriye doğru itelediğinde Bilge hafif sendelese de hemen toparlandı. Ne yapıyorsun demeye kalmadan Eftelya ve grubu sınıfı terk ettiler.
Bilge ne olduğunu anlayamamıştı. Adını soyadını hemen nereden öğrenmişlerdi? Yarın onu gerçekten kötü bir şeyin beklediği düşüncesiyle evine doğru gitti.
Eve gittiğinde oldukça yorgundu, kendini hemen yatağa attı. Aradan yaklaşık bir saat geçince aşağıya indi. Babası koltuğa uzanmış televizyon izliyordu, annesi ise masada öğrenci listeleriyle ilgili bir şey hazırlıyordu. Annesi kısa bir bakış attı Bilgeye sonra önüne dönerek:
-Yemek falan hazırlayamadım, kendinize bir şeyler yapıp yiyin. Dedi.
Babası koltuktan seslenerek, "Ben iki yumurta kırdım, annen de salata yaptı kendine. Bilge sen de yumurta falan kır istersen."
Bilge "Yerim bir şeyler." dedikten sonra dolabı açtı. Yemek istediği şeyler yoktu bir bisküvi paketini alarak odasına doğru yöneldi. Annesi, "Yeme şunları kilo alıyorsun." diye seslenmesinin ardından aldığı paketi geri koydu. "Salata falan yap kendine." dedi annesi.
Bilge, "Canım istemiyor." diyerek kendine bir kahve yaptı sonra da odasına çıktı. Masasına geçti, kulaklıklarını taktı dersin başına oturdu. Kendini saatlerce ders çalışmaya verdi, aradan geçen dört saatin ardından sabahtan beri hiçbir şey yemediği için açlığını iyice hissetti. Aşağı inip bir şeyler yemeye karar verdi, kulaklıklarını çıkardığı gibi aşağıdan gelen bağırışma seslerini duydu. Annesiyle babası yine kavga ediyordu. Bilge kulaklıklarını direkt geri taktı ve daha yeni bıraktığı derslere döndü. Aradan bir kaç saat daha geçti. Saat gece yarısını geçmişti, yatmadan bir şeyler atıştırayım diye aşağı indi. Tam mutfağa yönelmişti ki annesinin sesiyle durdu:
-Gecenin bu saatinde yemek yemeyeceksin değil mi? Akşam yemiyorsun sonra da gecenin köründe yiyip kilo alıyorsun. Ne yaparsan yap ben karışmıyorum, iki gün sonra obeze döndüğünde gelip bana ağlama.
Özlem bunları söyledikten sonra "Yatıyorum ben." deyip odasına gitti.
Bilge mutfakta tek başına kaldıktan sonra, "Sana da iyi geceler anne." Diye mırıldandı kendi kendine. Sonra da sadece bir bardağa doldurduğu suyu içerek kendi odasına gitti.
Sabah uyandığında biraz geç kalmıştı, dersin başlamasına daha vardı ama yetişebilir miydi emin değildi. Yataktan fırladığı gibi üstüne bir şeyler giydi sonra da çantasını kaparak koşar adımlarla evden çıktı.
Fakülte binasından içeri girdiğinde yetiştim diye rahat bir nefes aldı. Daha yirmi dakika vardı. Koridordan merdivenlerin olduğu tarafa yönelip yürürken bir anda birisi kolundan tüm gücüyle çekiştirerek, onu yere doğru fırlattı.
Bilge kafasını kaldırdığında karşısında duran Eftelyayı ve onun arkasındaki diğer beş kişiyi gördü. Barış yoktu. Etrafa baktığında depo gibi bir yerde olduğunu fark etti, hâlâ yerde oturur pozisyondaydı. Kendisine geldiğinde yavaşça ayağa kalktı. Bu sırada arkada duran erkeklerden biri kapıyı kitledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okyanus|GxG
General Fiction|TAMAMLANDI| Bir okyanustayım, boğuluyorum... Hayatındaki boşluk ve anlamsızlık hisleriyle boğuşan Bilge, ailesine ve okuldaki zorbasına karşı da mücadele vermektedir. Nefret ettiği zorbasına karşı yavaşça değişecek olan hisleri, Bilgeyi dibine çeki...