11

1.1K 77 9
                                    

*Eftelyanın gözünden okuyoruz, iyi okumalar.*

*Bölüm içi şiddet uyarısı!*

Sabah saat altıydı, gün daha yeni ağarmaya başlamıştı. Ve ben hiç uyumamıştım. Dün geceden beri yatağımda dönüp duruyordum. Kalp atışlarım sakinleşecek gibi olup tekrar artıyordu.

Dün neler yaşanmıştı öyle. Bilgeye dediğim şey, beni dünden beri uyutmayan o söz. "Ya umurumdaysan."

O anki kişi ben değildim sanki. Nasıl dedim, hangi cesaretle? Sonunu hiç düşünmeden söylediğim bu söz karşısında ne yapacaktım?

Üstelik beni korkutan şey ona dediğim bu lafın gerçek olmasıydı. Bilge umurumdaydı. Ne kadar kabul etmek istemesem de, reddetsem de önemsiyordum onu. Beni boğazladığı gün dışarıda panik atak geçirdiğini gördüğümde bile eve gidip araştırma yapmıştım. Panik atak durumunda nasıl müdahale edilir, ne yapılması gerekir? Sırf onun için. Ve dün işime de yaramıştı.

İyi de neden yapıyordum bunları? Ben arkadaşlarımı bile önemsemezken onu niye önemsiyordum? Arkadaşım bile değildi. Nefret ettiğim biriydi. Gerçekten nefret ediyor muydum ondan? Bir insan nefret ettiği kişiyi umursar mı ki? Sahi, ben ondan neden nefret ediyordum?

Eşcinsel olduğu için mi, sessiz olduğu için mi? Bana kafa tuttuğu için mi? Ya da kimseden nefret dışında başka bir duygu görmediğim için mi? Evet ben nefret ve kibir dışında bir şey bilmiyordum. Annem beni terk etti, ondan önce de iyi davrandığı söylenemez zaten. Babam... Babam gözünü bile kırpmadan öldürebilir beni. Onun için hiç bir değerim yok. Sadece onun soyadını taşıyorum. Arkadaşlarım, onların hepsinin sahte olduğunu biliyorum. Onlar benim popüleritemi seviyor. Dokunulmazlığımı seviyor. Sorsam hiçbiri doğum günümü bile bilmez.

Bir insana değer vermek nasıl bir şey? Ya da sevmek...

Benim Bilgeye olan hislerim ne bilmiyorum, bilemem de. Ama artık nefret olmadığını biliyorum. Yirmi yaşına kadar her zerresini ezberlediğim tek duygu, onu çok iyi biliyordum ve Bilgeye olan hislerim bu olamazdı.

Gözlerim uykusuzluktan yanıyordu. Sabaha kadar Bilgeyi düşünmüştüm. Dün yaşananlar gözümün önünde film gibi oynuyor, hiç durmadan başa sarıyordu. Erkek arkadaşlarımdan ayrıldığım zamanlarda bile bu kadar düşünmezdim kimseyi. Zaten kimseyi de gerçekten sevmezdim. Dedim ya tek bildiğim nefretti. Ya da boşluk hissi olurdu içimde. Nötr olurdum. Şimdiyse bir insanı düşünüyordum, uyku tutmayacak düzeyde hem de. Onunla ne zaman yakınlaşsam tuhaf bir his oluşuyordu içimde. Sevgililerime bile hissetmediğim o hissi hemcinsime karşı hissetmem çok garipti. Ayrıca eşcinsel değildim ki ben, bu kabul edilebilir bir şey de değildi.

Bir an düşündüm, eğer onunla olsam ne olurdu? Bu düşünceyle ürperdim, işin tuhaf yanı aklımdaki senaryoda rahatsız olduğum kısım Bilgeyle olmam değildi. Nedendir anlamadığım bir huzur hissetmiştim onunla olduğumu düşününce. Korkunç olan kısım diğerleriydi. Böyle bir şey olsa babam ne yapardı? Aklımda senaryosunu dahi kuramadığım bir felaket olurdu. Çok büyük bir felaket. Asla olmamalıydı böyle bir şey.

Ayrıca ben sevmek nedir bilmezdim. Sevemezdim. Kimsenin bilmediği bir şey vardı. Sadece benim bildiğim. O da benim ne kadar korkak olduğumdu. Sevecek kadar, sevgimi gösterecek kadar cesur değildim ben. Birisini sevmek cesaret ister ve o bende yoktu. Sadece yıkım getirirdim ona. Ona da kendime de. Beraber olduğumuz senaryolar arasında mutlu bir son yoktu. İkimizin beraberliği ikimizin de sonunu getirirdi...

Okyanus|GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin