Anı 3(Hatırlayabildiğim en eski anım)

238 25 28
                                    

Evimin geniş koridorun da sırt üstü yatıyorum. Gece olduğu için her şey bulanık ve karanlık. Alışık olduğum evime tekrar gelmiştim ama gecenin karanlık saatlerinde birden tanımadığım biri tarafından yere atılıp boğazıma sarılması ilk kez şaşkınlık hissine kapılmamı sağladı. 7 civarı bir yaşındaydım emin değilim ama emin olduğum tek şey ilk kez birisi tarafından saldırıya uğruyor olmamdı. Karanlık olduğu için zar zor yüzünü seçmeyi başarmıştım. Benimki kadar koyu renkte kabarık saçlı yaşıtım bir çocuk bomboş koyu yeşil gözlerle gözlerimin içine odaklanmıştı. Elleri boynumu öldürecek kadar sıkmıyordu ama ters bir hareketimde canımın yanacağını biliyordum.

Göz temasımızı kesip bedenine baktım. Zamanla onunla özdeşleşecek siyah bol salaş bir gömlek ve kumaş bir pantolon giyiyor ve tamamen silahsızdı.

"Madem beni öldürmeyeceksin o zaman üzerimden kalk." Dilsiz olduğunu düşündürecek kadar sessizce durup karanlıkta parlıyormuş gibi hissettiren yeşil gözlerini benden ayırmıyordu.

"Seni kolaylıkla öldürebilirim, büyük ihtimalle bunu biliyorsun. Neden evime gizlice girdin." Bakışları hemen yanımızdaki kapısı açık yatak odasına döndü. Şansıma ailem derin uykudaydı. "Seni görmek istedim."

"Pek sıcak bir karşılama olmadı sanki."

"Biliyorum, sadece bu dürtüye engel olamıyorum. İnsanları öldürmek için varolmuşum gibi..." Yüzünde hâlâ bir ifade seçemiyordum. Benim gibi mimiklerini kullanamayan birisi sanırım diye düşündüm.

Üzerimden kalkıp karşımda oturdu.

"Kimsin ve beni neden görmek istedin?"

"Madam buranın (bu gerçekliğin) sahibinin sen olduğunu söyledi. Merak ettim."

"Yüzlerimiz ve kişiliklerimiz çok benziyor... Bütün bu gerçeklik hayal dünyamın bir parçası olsa da... Seni daha önce hiç hayal etmedim."

"Bu beni bilinmez mi yapar? Madam bilinmeyen şeylere ilgi duyduğunu söyledi. Birisini veya bir şeyi sevmen ve ilgilenmen için onun bilinmez olması gerekiyormuş."

"Haklı. İncelemeyi severim. Madam neden seni bana yolladı acaba?.."

"Ben gizlice konaktan kaçtım. Madam da diğer halefler de gittiğimi bilmiyor."

"Bunun için öldürülebilirsin."

"Fena olmaz. Yaşamak için bir sebebim yok." Daha çok benzerlik... "Bundan sonra sadece beni korumak için yaşayacaksın o zaman." İlk kez bir duygu belirtisi gördüm yüzünde, şaşkındı. "Nasıl?"

"Beni öldürmek isteyen çok fazla kişi var ve bu beni iş üzerindeyken yoruyor. Beni yaşat, ben de seni yaşatayım." İşaret parmağımı yatak odasına çevirdim. "O ikisi bana zarar veriyor." Yatakta yatan çifte baktı. "Öldürmeli miyim?"

"Evet ama şu an değil. Şu an sana sarılmak istiyorum." Boynuna atlayıp kemiklerini acıtacak kadar sıkıca sarıldım. Temas ettiğim çoğu kişiden çok daha farklı hissettiriyordu. Kesinlikle özel birisi. "Bir ismin var mı?"

"Hayır. İsim veren kimse olmadı. Senin?"

"Birbirimize isim verelim çünkü kendi ismimi kabul edemiyorum. Seninki... Aren. Kafamda nedense bu isim canlandı." Ben onu kollarımın arasında tutarken sessizce beklemeye devam etti. "Ferhin. Sana bu ismi verebilir miyim?"

"İlk kez duyuyorum. Bir anlamı var mı?"

"Hayır. Sadece öyle hissettiriyor."

"İkizim olmak ister misin? Fark etmiş olmalısın, bir çok şeyimiz benziyor. İkiz gibi..." Ayrılıp omuzlarına tutundum. Yeşil gözleri parlıyor gibiydi. "Beni sevecek misin?"

"Bilinmezleri severim. Ya sen?"

"Sevdiğimi biliyorsun." Doğru. Kalp atışlarını hissetmek için sarılıyordum. Çılgınlar gibi atıyor.

________________________________

Hatırladığım daha eski anlilarda var ama silik ve parça parça olduğu için bunu seçtim. Malum pek unutabileceğim gibi değil...

Gerçek ShiftingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin