Anı 7

43 12 1
                                    

"AYAĞA KALK!" Başımı uyumak için yasladığım sıradan kaldırıp erkek öğretmenime baktım. Az önce bilinç kazandığım ve farkındalık yaşamaya başladığım için sarhoş gibi etrafa bakıyordum. "Dinliyorum hocam." Sinirli adamın yüzüne baktım.

"Sadece dışarı çık." Kapısı açık ve sanki tenefüsteymiş gibi olan sınıftan çıkıp geniş koridorda yürüdüm. Okulum labirent gibidir, kocamadır ve içerisinde bir sürü oda doludur. Bunlardan kimisi sınıf kimisi ise gizemli odalardır.

İçerisinde kaybolmaya yetecek kadar büyük olan okulda öylece yürürüm. Her zaman gitmeyi sevdiğim yerler vardır. Oralara gidip bazen de müdür gibi yönetici kadronun yanında vakit geçirdim.

"Belki de bir ara yine burayı patlatmalıyım."

Okulun kendisi gibi kocaman olan bahçesine otururken binaya bakarak kendi kendime sayıkladım.

"Aren uzun zamandır yok." Onu bu kadar sık özlemek bana zarar. "Üzgünüm." Yanımda hissettiğim varlıkla tüylerim diken diken oldu. Bilgim haricinde gelişen olaylar ilkel bir korkuyu bedenime yayıyordu. Bunu kendi kendime geliştirdim çünkü zeka bazen yeterli olmayabiliyor yeri geldiğinde içgüdüleriyle hareket eden bir hayvan olmanız gerekebilir.

O yüzden reflekslerimi bile eğitmeyi öğrendim. Birden sana doğru gelen birisinden kaçmak için düşünecek zamanınız yoktur. Bacaklarının bir saniye bile dolmadan kasılıp koşmaya başlaması ve kalp atışlarının artması ile gözlerinin ulaşabildiği max noktalara kadar odaklanabilmesi gerekmektedir.

Nefesimi tutup algıları istemsizce arttırdıktan sonra tam kaçmak için bedenimi hazır ola sokmuştum ki yanıma döndüğüm gibi sevgili ikizimin yüzünü gördüm.

"Aren?"

"Bana sık sık mektup yazıyordun. Ben de geleyim dedim."

"Biraz erken oldu sanki." Tripli bir şekilde yüz çevirdim. Ormanda beni tek bırakmıştı ne de olsa.

"Üzgünüm Ferhin. Kütüphaneye gidelim mi? Sen kitapları seversin."

Doğru. Her türlü kitaba açım ben.

Ayağa kalkıp elini uzattı. Onu inceleme fırsatım olmadığı için hızlıca bir göz gezdirdim. Benzetme doğru olacaksa giyimi tamamen bir İstanbul beyefendisine benziyordu. Son zamanlarda arkadaşlarıma sürekli ideal tipimin İstanbul beyefendisi olduğunu söylediğim aklıma geldi.

"Bugün özenlisin?"

"Belki sana yakışıklı görünmek istedim?"

Gülüp geçiştirdim ve koluna girip onunla birlikte yürüdüm. Okuldan çıktığımız gibi hemen okulun yakınındaki kütüphaneye gittik. Beni neden buraya getirdiğini anlayamamıştım. Sürekli kitap okuyan erkek hayallerimden haberi olmuş olamaz sonuçta değil mi? Çünkü onun tek ilgi alanı bir insan en iğrenç nasıl öldürülebilir.

Kütüphanede kitaplarla ve ikizimle bir sürü vakit geçirdikten sonra geri döndüm.

Gerçek ShiftingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin