Eve geleli neredeyse 2 saat olmuştu. Hyunjin duşunu alıp çoktan uyurken seungmin yattığı yerde sürekli kıpırdanıp duruyor ve asla uykuya dalamıyordu.
Sebebi daha çok bu gün olanlar yüzündendi. Büyük olan hiç durmadan onu öpüp durmuştu.
Parmakları ister istemez dudaklarına gitti. Ona olan gülümsemesi asla gözünün önünden gitmiyordu. Rolde olsa bi anlığına hoşuna gitmişti küçüğün.
Yaşlı adam gittiğinde ise, yalnız kaldıkları anda Hyunjin'in yüzündeki o ani değişimi görünce, bir kez daha şaşırmıştı. Nasıl bu kadar iyi rol yapabilirdi bir insan?
Oflayarak sağ tarafına döndüğünde büyük olanın mışıl mışıl uyuyan suratını gördü. Dudakları hafif aralık ve önde, yanakları şiş olan çocuk onu güldürmüştü. Komik ve tatlı duruyordu.
Uzun bir süre onu izledikten sonra gözlerinin yavaşça kapandığını bile fark etmeyen çocuk uykuya dalmıştı.Nasıl olduğunu anlamadan sabah olduğunda yattığı yerden doğrulup, uyku sersemi haliyle etrafına baktı. Hyunjin'in yatağının boş olduğunu görünce çoktan şirkete gitmiş olduğunu düşünmüştü.
Yatağından yavaşça kalkıp banyoya girdi ve elini yüzünü yıkadı. Islak suratını bir süre aynada izledi. Burada ki bakımlar sayesinde gitgide daha da güzelleşiyordu ama bu onu mutlu etmiyordu bile.
Burada resmen hapis hayatı yaşıyordu ve bütün özgürlüğü elinden alınmıştı. Sonsuza dek burada kalacak olma düşüncesi onu çok korkutuyordu.
Evet, her şey elinin altındaydı istediği anında gerçekleşiyordu. Bir kaç gündür burada olduğu halde ne kadar iyi bir hizmetin olduğunu fark etmişti. Ona cidden iyi bakıyorlardı.
Ama tek istediği o harabe evine geri dönmekti.
Yüzünü kuruladıktan sonra banyodan çıkıp dolabına ilerledi. Bu gün hava fazla sıcaktı bu yüzden rahat şeyler giymek istedi.
Dolabından önce dizinin neredeyse iki karış üstündeki şortunu çıkardı. Sonra da üzerine her hangi bir tişört aldı. Giydikten sonra hala tamamını keşfedemediği evi turlamak istediği için odasından çıktı.
İlk karnı kazındığı için mutfağa gitmek istedi. Salonda ilerlerken mavi saçlı bir çocuğun koltukta oturduğunu görmüştü. Seungmin'i gördüğünde ayağa kalkıp gülümseyerek ona doğru geldi.
" Selam, Hyunjin yok mu? Aradım ama telefonlarımı açmadı."
" Selam.." dedi utangaç bir sesle.
" Şey, sanırım şirekete gitti. Bende görmedim. "
Mavi saçlı alt dudağını sarkıtıp omzunu silkti.
" Neyse artık yapcak bir şey yok. Sen kimdin bu arada?"
" Adım Seungmin." Diye yanıtladı hala kısık olan sesiyle. Felix çocuğu tatlı bulup gülümsedi.
" Memnun oldum Seungmin bende Felix. Aslında Yongbok ama bana Felix derler. Ah bu duruma pek üzüldüğüm söylenemez tabi..." Dediğinde Seungmin'i güldürmüştü. Onun güldüğünü görmek Felixi nedensiz mutlu etti.
" Neden ki?"
" Bilmem. Sevmiyorum biraz o ismimi. Onu boşver de seni daha önce hiç görmedim. Çalışan mısın diyeceğim ama..." Diye seungmin'i süzdüğünde devam etti.
" Buradakiler asla iş kıyafetleri olmadan dolaşamaz. Hyunjin'in kesin emri."
Seungmin bu soru karşısında tedirgin olmuştu. Ne diyecekti? Hyunjin'in ezberlettiği şeyleri mi söylemeliydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ғᴏʀᴇᴠᴇʀ |ʜʏᴜɴᴍɪɴ|
Teen Fiction" ͏O, ͏ç͏ö͏p ͏g͏i͏b͏i ͏h͏a͏y͏a͏t ͏i͏ç͏i͏n ͏d͏ö͏k͏t͏ü͏ğ͏ü͏n ͏ş͏u ͏g͏ö͏z ͏y͏a͏ş͏l͏a͏rı͏n͏a ͏b͏i͏r ͏b͏a͏k. ͏Ap͏t͏a͏l ͏mı͏sı͏n ͏s͏e͏n?" " ͏Çö͏p ͏g͏i͏b͏i ͏d͏e͏d͏i͏ğ͏i͏n ͏o ͏h͏a͏y͏a͏t ͏b͏e͏n͏i͏m ͏m͏u͏t͏l͏u͏l͏u͏ğ͏u͏m͏d͏u." ... #1-Hyunmin/13...