Neredeyse gece yarısına kadar orada oturup şehri seyretmişlerdi. Ama Hyunjin'in seyrettiği tek şey şehir değildi. Üzerindeki bakışların farkındaydı Seungmin. Yine de bozuntuya vermedi.
" Artık gidelim. Geç oldu." Sakince onayladı Seungmin. Onunda çok uykusu gelmişti zaten.
Arabaya binip, uzun sayılmayacak bir yolculuğun ardından eve ulaştılar. Hemen üzerlerini çıkarıp yatağa atmışlardı kendilerini.
Hyunjin, yatağa uzandıktan bir süre sonra derin düşüncelere girip kendini sorgulamaya başladı. Bu gün ne yapmıştı o öyle?
Neden dedesinin onları izlettiğini söyleyip onu yemeğe çıkardı?
Neden onun için değeri çok büyük olan bir yere seungmin'i götürdü?
Neden ailesinden bahsetti?
'Aptal bir çocuk bunları yapmama değer biri miydi ki? O haklıydı. Daha aşık olduğum adamla bile gelmemişken ilk Seungminle gitmem saçma değil mi?'
' bu aptal son zamanlarda kafamı fazla meşgul ediyor.'
Elleriyle yüzünü ovdu sertçe. Derin bir nefes verdi. Sonrada çoktan uykuya dalmış küçüğüne baktı.
" Saçma. Çok saçma."
....
Seungmin, sabah uyandığında hala yatağında yatan Hyunjin'i gördü. Bu gün işe gitmeyecek miydi?
Yatağından doğrulup ilk önce bi kaç saniye kendine gelmeye çalıştı. Sonrada yüzünü yıkamak için lavaboya girdi.
İşini halledip çıktığı sırada çoktan uyanmış aynanın karşısında kendine bakan Hyunjin'i gördü.
" İşe gitmeyecek misin?"
Hala yüzünü incelerken konuştu
" Ne zamandan beri bana hesap sorar oldun."
" Ne? Hayır ben o anlamda demedim. Sadece merak ettiğim içi-"
" Sadece kendi işine bak." Dedi dolabından tişörtünü alırken
Karşısında, üst tarafı çıplak ona çatık kaşlarıyla bakan Hyunjin dururken pek ciddiye alamıyor ama yine havasında olduğunu düşünüyordu.
Bazen keşke hep role devam etsek diye düşünmeden edemiyordu kendini.
" Felix kahvaltıya geldi. Ben aşağı iniyorum. Sende oyalanma da gel."
" Peki."
Hyunjin odadan çıktığında gözlerini devirdi.
" Tam bir gıcık."
O da üzerine bir şeyler geçirip aşağı kata inmişti. Felix ile hyunjin oturmuş bir şeylere gülüyordu. Seungmin'in geldiğini gören Felix ise kocaman gülümseyip ayağa kalktı.
"Seungmin!Günaydın!" Gülümsedi Seungmin. O gerçekten çok tatlıydı.
" Günaydın efendim." Dedi sandalyelerden birine oturarak.
" Efendim mi?..hadi ama bana böyle mi seslenecek Hyunjin?"
Hyunjin sadece omuz silkip önündeki kahvaltılıklardan birini ağzına attı .
" Ben efendin değilim Seungmin. Lütfen bana sadece Felix de olur mu?"
" Pekala..."
" Ee nasılsın bakalım? Özledin mi beni?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ғᴏʀᴇᴠᴇʀ |ʜʏᴜɴᴍɪɴ|
Teen Fiction" ͏O, ͏ç͏ö͏p ͏g͏i͏b͏i ͏h͏a͏y͏a͏t ͏i͏ç͏i͏n ͏d͏ö͏k͏t͏ü͏ğ͏ü͏n ͏ş͏u ͏g͏ö͏z ͏y͏a͏ş͏l͏a͏rı͏n͏a ͏b͏i͏r ͏b͏a͏k. ͏Ap͏t͏a͏l ͏mı͏sı͏n ͏s͏e͏n?" " ͏Çö͏p ͏g͏i͏b͏i ͏d͏e͏d͏i͏ğ͏i͏n ͏o ͏h͏a͏y͏a͏t ͏b͏e͏n͏i͏m ͏m͏u͏t͏l͏u͏l͏u͏ğ͏u͏m͏d͏u." ... #1-Hyunmin/13...