" Amına koyim ben senin Beomgyu tamam mı? Lan biz bu gün için anlaşmadık mı? Ne demek unuttum!? Kalk siktirme cibiliyetini bana! Bekliyorum çabuk." Telefonu bir hışımla kapattığında cebine atıp gergince saçlarını geriye taradı.
Normalde bu gün öğlen saatlerinde buluşup şirkete gidecekler ve bir şekilde içeri girip seungmin hakkında bilgi almaya çalışacaklardı. Belkide bir umut göreceklerdi.
Ama Beomgyu bunu unuttuğu için uzun bir süre buluşmaya gelmemiş aradığında ise uyuduğunu söylemişti. E doğal olarakta bir güzel sövmüştü Jeongin.
Evi çok uzak olmadığından bir 15 dakika sonra gelmişti. Geldiği gibide kafasına bi tane şaplatmayı ihmal etmemişti.
" Ne vuruyorsun hayvan herif ya!" Diyerek somurtan suratı ile acıyan yeri okşadı.
" Kes sesini hak ettin. Unutmasaydın şimdiye gitmiştik şirkete."
" Of salak çocuk. Bizi alacakları ne malum? Hatta bak görürsün adımımızı bile atamayacağız şirkete. "
" Ya sen sus. Pis negatif enerjini yaydın zaten etrafa. Düş önüme hadi boş yapma."
Sürekli bir laf dalaşı halinde şirkete doğru yola çıktılar. Şirketin önünde hala birbirlerine vurma yarışı halindeyken onlara bakan adamları görünce durup dağılmış saçlarını ve üstlerini düzelttiler.
"Öhm.. gidelim." Kafasıyla onayladığı arkadaşının peşinden ilerledi Beomgyu.
Hayal ettikleri gibi kapının önünde kaslı ve siyahi güvenlikler yoktu. Birbirlerine sırıtıp rahatça içeri girdiler.
Sallana sallana binanın içinde ilerlerken arkadan gelen kalın ses ile durmak zorunda kaldılar.
" Hey, siz! Nereye böyle?!"
Birbirlerine attıkları 'sıçtık' bakışından sonra yüzlerindeki sahte gülümsemeyle adama döndüler.
" Biz şey.."
" Biz şeye bakıp çıkcaktı-"
Kolunda hissettiği acıyla inledi.
" Ne diyosun gerizekalı!" Jeongin fısıltıyla arkadaşını uyarırken adamın bakışları yüzünden tekrar ona döndü.
" Kimsiniz siz?"
" ahah kabalık ettik efendim afedersiniz. Ben Beomgyu bu şerefsi- yani şey bu arkadaşımın adı da Jeongin. Tanıştığımıza çok memnun olduk gerçekten ama acelemiz var şimdi gitmeliyiz sonra söz veriyoruz uzun uzun kahve içip konuşuruz. hoşçakalın~" Diye Jeonginin elini tutup koşmaya başlamıştı.
Gözlerini kocaman açıp sadece kolundan çekiştiren arkadaşının peşinden koşuyordu Jeongin.
Arkada ki adamla birlikte...
" Ne yapıyorsun sen mk! Kafayı mı yedin!"
" Durun hemen! Yakalayın şu aptalları!"
" Koş Jeongin koş!"
" Ben senin götüne koyim Beomgyu! Yaktın bizi salak herif yaktın!"
Neredeyse kimseye yakalanmadan 3. Kata kadar geldiklerinde artık devam edemeyeceklerini düşünüp soluklandılar.
" Senin ben-"
" Tamam mk tamam koyarsın sus zaten canım çıktı."
" Lan neden böyle bir şey yaptın o zaman!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ғᴏʀᴇᴠᴇʀ |ʜʏᴜɴᴍɪɴ|
Teen Fiction" ͏O, ͏ç͏ö͏p ͏g͏i͏b͏i ͏h͏a͏y͏a͏t ͏i͏ç͏i͏n ͏d͏ö͏k͏t͏ü͏ğ͏ü͏n ͏ş͏u ͏g͏ö͏z ͏y͏a͏ş͏l͏a͏rı͏n͏a ͏b͏i͏r ͏b͏a͏k. ͏Ap͏t͏a͏l ͏mı͏sı͏n ͏s͏e͏n?" " ͏Çö͏p ͏g͏i͏b͏i ͏d͏e͏d͏i͏ğ͏i͏n ͏o ͏h͏a͏y͏a͏t ͏b͏e͏n͏i͏m ͏m͏u͏t͏l͏u͏l͏u͏ğ͏u͏m͏d͏u." ... #1-Hyunmin/13...