#2 Ben Kayboldum

410 45 15
                                    

Kore'ye varınca otobüse bindim ve önceden kiraladığım eve gelene kadar kulaklıkla şarkı dinleyerek dışarıyı seyrettim. Kore'de ki otobüsler güzeldi ama kalabalıktı, valizim ve çantam ile otobüs yolculuğu zor olmuştu neyseki yer bulabilmiştim. Evimin biraz gerisinde indim, çünkü önce evimden 3 sokak ötedeki emlakçıya uğrayıp anahtarı almam gerekiyordu. Tam 5 dakikalık bir yürüyüşün ardından emlakçıya vardım;

~y/n: Merhabalar, ben y/n daha önceden bir ev kiralamıştım. Türkiye'de yaşıyordum hatta oradan kiralama işlemini yaptım.

~Emlakçı: Merhaba genç hanım. Size gönderdiğimiz bilgileri söyler misiniz?

~y/n: Tabiiki, ....................... bu kadardı.

~Emlakçı: Tamamdır buyrun anahtarınız.

~y/n: Teşekkürler, iyi günler dilerim.

Anahtarımı alıp yola koyuldum. Saat 17.00 (5) olmuştu. 3 saate hava kararırdı. Hemen eve yerleşsem iyi olur. Eve yürüyerek değil koşarak gidiyordum. Sonunda geldim, içeri girdim. Tadilatı Türkiye'den yaptırmıştım, eşyalarda 1 saate gelirdi. Mutfağı yerleştirmeye karar verdim. Valizim büyük olduğu için içine birkaç mutfak eşyası yerleştirebilmiştim. Ben mutfağı düzenlerken telefonum çalmıştı, arayan Alev idi. En yakın arkadaşımdı. O da Türk'tü ve bizim gibi Fransa'da yaşıyordu. Yani ben şuan Korede yaşıyordum ama neyse. Telefonu açtım:

~A: Aloo, y/n vardın mı Kore'ye?

~y/n: Evet vardım. Napıyorsun

~A: İyi napıyım seni özledim ne güzel oynuyorduk bee, peki Kore nasıl güzel mi, eve yerleştin mi, eğer bir gün Fransayı ziyarete gelirsen bana da acılı ramen getir ama 7 tane falan olsun olur mu?

~y/n: Tamam tabiiki getiririm. Daha eşyalar gelmedi ben de o yüzden mutfağı yerleştiriyim dedim, belki markete falan da giderim. Acıktım yaa.

~A: O zaman görüşürüz, bende senin varıp varmadığını merak ettiğimden aramıştım. Kendine dikkat et ve afiyet olsun. Bay bay

~y/n: Aradığın için sağol, tamam dikkat ederim. Görüşürüz.

Telefonu kapattıktan 10 dakika sonra eşyalarım geldi. Mobilyaları içeri taşırlarken yerleştirmek istediğim şekilde koymalarını istemiş olabilirim. Eşyalar yerleştiren sonra acıktığımı hissettim. Korece yi işime yarayacak kadar biliyordum, telefonumda yanımda olacaktı o yüzden markete gitmeye karar verdim. Ama eşyaları yerleştirmem gerekiyordu, eve gelince yapardım artık. Seul'un en büyük marketine gitmek istedim, telefondan araştırdım ve yolu buldum. Otobüsle gidecektim fakat aktarma yapacaktım. Doğruca çantamı aldım, içinde 70 won vardı yeterdi bence. Ayakkabımı giyip yola çıktım. Dediğim gibi 2 otobüsle vardım. Market gerçekten baya büyüktü. Zaman kaybetmeden içeri girdim, her marka, her yiyecek, her eşya, her kıyafet vardı burada. Yiyecek kısmına gittim. 1 körili noodle, 2 mukbang, 1 paket yosun cipsi ve kola aldım (canım çekti bee). Kasabada sıra beklemeye başladım, sıra gelince aldıklarımı koydum toplam fiyatı 55 wondu. Minik bir poşete koydum herşeyi. Geriye 15 wonum kalmıştı. Yarında won almaya giderdim. Çıkınca çantamda telefonu aramaya başladım ama telefonum yoktu. Ceplerimde kontrol etmiştim. Tam o an evde masanın üstüne koyduğumu hatırladım. Pek telaşlanmadım, geldiğim yoldan geri gidebilirdim. Fakat çok fazla otobüs vardı, hangisine binecektim. Otobüsler durunca soruyordum "şu mahalleye gidiyor musunuz?" diye, ama aktarma yaptığım için durağın adını hatırlamam gerekiyordu. İyice düşündüm ama bulamadım. Şimdi telaşlanmaya başlamıştım işte! Napıcaktım ben tek başıma, keşke evden çıkmadan önce telefonumu alıp almadığımı kontrol etseymişim. Çaresizce yürümeye başladım. Sokağı dönünce karşıma sanaldan kavga ettiğim ve Stray Kids grubunun üyesi olan Minho'yu gördüm. Onunla küstüm ama mecbur yanına gittim;

Şans/STRAY KİDSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin