Merhaba canlarım🌷
Kurgulamış olduğum bu kitabı umarım beğenir ve zevkle okursunuz. Okurken belki beğenmediğiniz, hoşunuza gitmeyen yerler olabilir. Bunları kırıcı olmayacak şekilde yorumlarda eleştirebilirsiniz.🌷
Bol bol yorum yapıp düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayınnnn🌷
Çok öpüldünüüüüüzz🤍🌷
Yağan şiddetli yağmur, evin içinde duvarlara çarparak kulaklarıma dolan şarkıya eşlik ediyordu. Üşüyen ellerimi ısıtmak istercesine kahve bardağıma dolamış sıkı sıkı tutuyordum. Şarkı dinlemeye ve söylemeye bayıldığım için kendimi daha fazla tutamayarak eşlik etmeye başladım.
Delik deşik oldum, dayanamam artık
Bu ne çılgınlık, bu ne hayranlık
Hem şükransın, hem pişmanlık
Seni affedememCamların kırılmasına sebep olacak karga sesimle bağırarak şarkı söylerken kapının çalmasıyla birlikte Olivia Hanım kim olduğuna bakmak için kapıya ilerledi.
Beklediğim birisi yoktu.
Kapıyı açtığında Damla Nur'u görmeyi planlamıyordum. Damla bu hayattaki sorunsuz güvenebileceğim tek insan ve tek arkadaşımdı. Ama benim İngiltere'de Damla'nın Türkiye'de olması ikimizi zorluyordu. Yinede her sene 3-4 defa görüşme şansımız oluyordu. Boş zaman yakaladıkça hiç düşünmeden geliyordu Damla'm.
Karşısına geçtiğimde elinde kocaman iki bavul tutmuş otuz iki diş gülümsüyordu. İki haftalık tatil için bu kadar kıyafeti neden getiriyor anlamıyordum. Düşüncelerimi bir kenara bırakıp sevinç çığlıklarımla üzerine atıldığımda dengesini kaybederek yere kapaklandı. Bana sarıldığı için benide beraberinde üzerine düşürdüğünde acıyla inledi.
"Ah! İdil.. İdil kalk üs.. Nefes.. Nefes ala.." can çekişirken üzerinden kalkmam için eliyle sırtıma vuruyordu. Ben Damla'nın nasıl olduğunu boşvermiş halimize hunharca gülüyordum. En sonunda Damla'nın yüzünün nefessizlikten domates salçasından farkı olmadığını görünce yavaşca kalktım. Nefesini düzene koymasının ardından dudaklarını bir şey demek için araladı ama anında vazgeçip geri kapadı. Ne diyeceğini anladığım için alaycı üzüntüyle dudaklarımı büzerek suratımı astım.
"Evet bu aralar spora gitmeyip fazla çikolata yediğim için kilo almış olabilirim farkındayım."
Gerçekten üzüldüğümü sandığı için teselli moduna geçip elini omzuma koydu. "Ya hayatım kilo verilemeyecek bir şey sanki takma kafana" dediği şeye kıkırdarken kocaman olan bavullarından birisini alıp eve girdim. Peşimden kedi yavrusu gibi diğer bavuluyla masum masum geldiğinde yetmemiş olacak ki tekrar sarıldı. Kavuşma faslımızı bitirdikten sonra günlerin acısını çıkarmak adına kahve yapıp sohbet etmeye başladık.
"Ee İdilcim Serdar napıyor, aranız nasıl?"
Serdar, nişanlım 2 senedir birlikte olduğum adam. Yaklaşık bir sene 'İdil ben seni çok seviyorum,sana aşığım' diye peşimde dolanan adam. Ondan kurtulması zor değildi ama peşimde olması ilginç bir şekilde hoşuma gidiyordu. Bir yılın sonunda şans vererek ilişkinin başlamasına izin verdim ve o günden beri hiç ayrılmadık. Ondan hoşlanıyorum ama daha ilerisini hissedebileceğimi sanmıyorum çünkü önemli bir amacım varken üstüne bir de birisine bağlanıp aşk meşk işleriyle uğraşamazdım. Evet gerçekten ona aşık değildim ve belki de hiçbir zaman olmayacağım ama yinede benim için her şeyi göze alabilecek birisini, beni deli gibi seven birisini kaybetmek istemediğim için nişanlandım. Bu delilikti. Hoş zaten aklı yerinde birisi olduğumu savunmuyordum. Bazen kendimi neden böyle bir karar verdiğim konusunda sorguluyorum ama sonucunda kendimi cevapsız bırakıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİZAR
Teen FictionBirbirlerinin zaafını keşfeden iki genç, babalarının ölümünün intikamını almaya çalışırlar. Ancak, bu intikam hedefiyle giderek daha derin bir çıkmaza sürüklenirler. Karanlık sırlar ve duygusal bağlar arasında sıkışıp kalan gençler, aşk ve intikam a...