Sen her şeyimsin benim.
Ve bu her şeyden bir küçücük zerre eksilse ben bomboş kalırım.-Nazım Hikmet-
★★★
Karan Zorlu
Kafam çok karışmıştı, İdil'e anlatmam gereken bir konuyu düşünüp duruyordum. Çiçek'in eski sevgilim olduğunu açıklamak zordu çünkü bu durumu ben bile tam olarak anlayamamıştım. Ona gerçekleri anlatmaya çalışsam, ortadaki olayın tuhaflığı nedeniyle bana "ne saçmalıyorsun sen?" Diyeceğini biliyordum.
Çiçek'i ilk fark ettiğimde büyük bir şaşkınlık geçirdim. Bıraktığım gibi değildi. Sadelikten uzak gizemli bir aura taşıyordu. Bana yolladığı şarap, tamamen beklemediğim bir şeydi.
Kadir'in kızı olduğunu öğrenmem ise adeta bir çıkmaz sokaktı. Zihnimi saran düşüncelerle başa çıkmaya çalışırken, yüzümdeki ifadeyi kontrol altında tutmaya özen gösterdim. Ancak içimdeki karmaşık sorular, beni yormaya devam ediyordu.
İdil'e gerçeği anlatmam gerekiyordu. İçimdeki kaybetme korkusuyla sertçe yutkundum.
Yıllar sonra kaderin bizi tekrar bir araya getirdiği bu zamanı, birbirimizden uzaklaşmak yerine birbirimize daha yakın olma fırsatı olarak görmek istiyordum.
Sonradan öğrenmesini istemediğim gerçeği şimdi paylaşmalıydım çünkü bu gerçeğin ertelenmesi her şeyin daha da karmaşık hâle gelmesine neden olabilirdi. Arkasını dönen bedene odaklanırken içimdeki korkuyu bir kenara bırakıp, dudaklarımdan zorla çıkan kelimeleri söyledim.
"Eski sevgilimdi."
Adımları durdu ama bana hiç bakmadı. O an ki hareketsizlik derin bir acıyı gizliyordu ve ona bu gerçeği itiraf ederek bile bile bir yara açmıştım. Kendime duyduğum nefret içinde boğulurken, onun hissettiği acıyı görmek beni daha da mahvetti. Bana bağırsın çağırsın istedim, vursun, kırsın, hatta küfürler etsin ama susmasın istedim.
Ortamdaki sessizlik, sanki kalın bir duvar gibi aramıza çekilmişti, bizi birbirimizden daha da uzaklaştırıyordu. İçimden binlerce kez "Nolur susma." Diye yalvardım, fakat İdil hiçbir şey yapmadan sadece adımlarını hızlandırdı. Her adımında bıraktığı izler acıyla doluydu. Her adımının yankısı içimde daha fazla çatlaklar açıyordu. Bu karışıklığın içinde her ikimizinde aldığı yaralar büyüktü.
Bir kez olsun bana sorsun istemiştim. Ortadaki durum, beni onun açısından tamamen suçlu gösterse de gerçek bu değildi.
Benim eskiden tanıdığım kadın, Çiçek değil Polen'di.
Polen Karimov.
Babasının küçükken öldüğünü söylemişti ve aslını öğrendiğim bu yalanlar beni darmadağın etmişti. İki farklı gerçeklik arasında sıkışmış hissediyordum çünkü tanıdığım Polen ile şimdi karşımda duran Çiçek birbirine uymuyordu.
İdil beni ardında bırakarak gittiğinde ne peşinden gidebildim ne de kendimde onu durdurma cesaretini bulabilmiştim.
Beni bıraktığı yerde öylece durdum, dakikalarca düşündüm, ardından belkide evredir düşüncesiyle eve döndüm ancak beklediğim olmamıştı. Saatler geçtikçe endişem artıyordu, her yerde onu aramama rağmen izine rastlamamıştım. Son umudumu Damla'nın yanında olabileceği ihtimaline bağladım ve yola çıktım. Umarım ona ulaşabilir ve kalbimdeki boşluğu doldurabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİZAR
Teen FictionBirbirlerinin zaafını keşfeden iki genç, babalarının ölümünün intikamını almaya çalışırlar. Ancak, bu intikam hedefiyle giderek daha derin bir çıkmaza sürüklenirler. Karanlık sırlar ve duygusal bağlar arasında sıkışıp kalan gençler, aşk ve intikam a...