10.Bir çeşit travma

2.9K 150 52
                                    











Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey..

-Nazım Hikmet-








★★★







Cıvıl cıvıl bir gündü. Çiçekler ayrı bir renkliydi, güneş normalinden daha parlak, sevmediği köy daha huzurluydu Karan için. Çünkü kardeşi doğmuştu ve kardeşinin adını koymuş olmanın verdiği mutluluk vardı üzerinde. 'Şeyma olsun anneciğim' demişti. Anlamı çok değerli, çok kıymetli demekti. Kardeşide onun için çok değerliydi.

Çünkü canından çok sevdiği arkadaşı gidince iyice yalnız kalmıştı. Orada da vardı küçük çocuklar ama hiçbiriyle anlaşamamıştı bir türlü, o sadece İdil'i istiyordu.

İdil'i ve kendisini sinir eden şımarık hallerini.

Koştura koştura dışarıya çıktı, annesi hastaneden dönmüştü. Karşısında teyzesini ve annesini görünce gülümsedi. "Anne geldiniz mi?" diye sordu, sanki ikiside karşısında durmuyor gibi.

Annesine baktı, solgun görünüyordu, halsizdi, yorgundu, göz altları içeriye göçmüş kararmıştı. Annesi değilde başka birisi gibiydi. Gülen yüzü bir anda soluverdi oracıkta. Teyzesi anlayınca, sahte bir gülümsemeyle "Karan, kuzum gel bak kardeşine nasılda minnak bir şey." dedi kucağındaki battaniyelere sarılmış küçük Şeyma'yı gösterirken. İfadesi anında heyecana dönüştü. "Bakayım teyze. Gözleri, İdil'in gözleri gibi mavi mi?" diye sordu, yine aklına arkadaşı gelmişti. Teyzesinin yanına geldiğinde parmak uçlarına basarak bakmaya çalıştı, teyzeside hafif eğilip Şeyma'nın uyuyan yüzünü Karan'a çevirdi.

"Çok küçük.. Ekmek kadar." dedi. Gönül Teyze'si, kardeşini hayranlıkla izleyen Karan'a baktı. "Al ye o zaman." Karan gözlerini kırpıştırarak boş boş baktı, ardından hunharca gülmeye başladı.

Gülüyor mu diye annesine göz değdirdi ama annesi ayakta zor duruyordu. Karan'a bakmadan kardeşi Gönül'e döndü. "Ben biraz dinleneceğim, çocuk uyuyor zaten." dedi ve arkasını dönüp gitti. Annesini böyle durgun görünce içi parçalanıyordu. Hangi çocuk annesini böyle mutsuz görmek isterdi ki?

Acaba Yeliz Teyze'de böyle miydi diye düşündü. Eğer öyleyse İdil çok üzülürdü, kendisini çok yalnız hissederdi. Derin bir nefes aldı ardından içeriye girdi. "Annem uyanmadan güzel yemekler mi yapsak teyze?" dedi ama bir yandan da kardeşini uyurken izlemek istiyordu. Gönül, Şeyma'yı yatağa koyarken "Ben yaparım teyzeciğim, sen kardeşine bak, uyanınca bana söyle tamam mı?" dedi. Hızla kafasını salladı. "Olur."

Kapanan kapının arkasında kardeşiyle yalnız kalmıştı. Yanına uzanıp izlemeye başladı. Küçük bir bebeğe göre gür saçları vardı, alt dudağıda içeriye kıvrılmış, tombul sarkık yanakları tam ısırmalık duruyordu. İşaret parmağını küçük burnuna dokundurdu. "İdiş burada olsaydı vay haline.." dedi kıkırdarken. Dakikalar sonra teyzesi Gönül tekrar odaya girdi. "Karan, ben Zümralara gidiyorum. Salça bitmiş alıp geleyim hemen." Duyduğu isimle yüzünü buruştursa da kafasını salladı. Giden teyzesinin arkasından bakarken kendi kendine söylendi. "Cadı Zümra!"

Hiç sevmezdi o kızı. Dışarıya çıkıp dolaşmak istediğinde, kız hemen dibinde bitiyordu. Zümra "Arkadaş olalım." diyordu. Karan "İstemiyorum." demesine rağmen ertesi gün yine dibindeydi. Sadece Zümra değil, kimseyi istemiyordu. Ne kadar yalnız hissetsede, İdil'in yerine kimseyi koyamazdı.

İNTİZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin