Arkadaşlar kısaca bir şeyler söylemek istiyorum siz okumaya başlamadan önce. Sırf siz istiyorsunuz diye erken bölüm atmak için dersime çalışmayıp yazıyorum. Yetiştirmek için de bazen sabahlıyorum ve uyku düzenim mahvoluyor ama siz bir yıldıza bile basmayı çok görüyorsunuz. Bir bakıyorum okuyanlar bin kişiyse yıldıza basanlar yüz, çok dengesiz arkadaşlar.
Bu şekilde olunca gerçekten yazasım gelmiyor, yazsam da bölümler çok sıkıcı ve iğrenç oluyor.
Yine de çabalıyorum ama artık karşılığını almak istiyorum, yani artık bölümlerin gelme süresine ve uzunluğuna sizden aldığım destekle karar vereceğim.
Teşekkürler, iyi okumalar🤍
★★★
Emre Aydın-Soğuk odalar
bölümün sonuna gelsin
Ah sana sarılsam şimdi,
kırılsa yalnızlığımın kemikleri
Özdemir Asaf★★★
Duyduğum isimle beynime kan sıçramıştı.
"Çiçek..Çiçek Sonay"
Beni ele geçiren sinir, ortamda karanlık bulutlar gibi yoğun bir hava oluşturmuştu. Gerginlikle omuzlarımı hareket ettirdim. Gözlerimde fırtına öncesi sessizliği yansıtan patlamaya hazır bir volkan vardı.
Karşıda düşmanımın herkesten gizlediği o kızı vardı.
Aldığım her nefes alış verişim, içimdeki öfkenin artmasına neden oluyordu. Karşısında duruyordum ama asıl mücadele içimdeydi.
Havada hâlâ bana uzanan eline baktım, bakışlarımı tekrar yüzüne çevirdiğimde birkaç adım atarak tam önüne geldim. Kulağına eğildim ve soyadımı fısıldadım.
"Karahan.İdil Karahan!"
Geriye çekilmeden daha da yanaşıp elimi ensesine attım. Dışarıdan sarılıyorum gibi görünsede aslında sivri ve uzun tırnaklarımı etine batırıyordum.
"Babanda bulunan her damla kan, seninde ellerinde bunu unutma." Tırnaklarımı sertlikle ensesine batırırken yetmezmiş gibi sağa doğru yavaşca çektim. "Ensendeki bu iz, asıl korkulması gereken kişinin kim olduğuyla ilgili küçük bir ipucu olacak." Geri çekildiğimde gözlerindeki korkuyu ve acıyı görebiliyordum. Çiçek, bedeninde hissettiği bu tehdit karşısında gözlerindeki acıyı yere bakarak benden gizlemeye çalışıyordu.
Masadaki şarap bardağını alarak bir yudum içtim. Soğuk ve yapmacık bir gülümsemeyle konuştum. "Tadı harikaymış!" Bardağı masaya geri koyacağım sırada bilerek üzerine döktüm. "Ah! Kusura bakmayın Çiçek Hanım."
Kolundan tutarak tuvalete doğru çekiştirmeye çalıştım. "Hemen temizleyelim gelin lütfen!"
Karan'ın önünden geçerken ona hiç bakmadım, onun gözlerinin benim üzerimde olduğunu hissedebiliyordum ama onunla daha sonra hesaplaşacaktım.
Girdiğimiz tuvaletin kapısını sertçe kapatarak kilitledim. Karşısına geçtiğimde konuşmaya başladım. "Kısa keseceğim, sana iki seçenek sunacağım ve birini seçmek zorundasın." Titrek bakışlarla beni süzdü ama hiç konuşmadı. İşaret parmağımı hava kaldırdım. "Bana Kadir'in şuan nerede olduğunu söyle.." Orta parmağımı da havaya kaldırdım. "..ya da söyleme ama ufak bir ceza vereyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİZAR
Teen FictionBirbirlerinin zaafını keşfeden iki genç, babalarının ölümünün intikamını almaya çalışırlar. Ancak, bu intikam hedefiyle giderek daha derin bir çıkmaza sürüklenirler. Karanlık sırlar ve duygusal bağlar arasında sıkışıp kalan gençler, aşk ve intikam a...