10.Bölüm: Ölüm çeperi

114 9 38
                                    

Babambaşka bir evren veyahut batırdıklarını toparlayamazlarsa mevcut gelecek, yıl felaket, aylardan hiçlik, günlerden çaresizlik:

Siyah, yılan derisi pelerinini ahenkle savurarak yürüyen genç çocuk; yoluna çıkma cüretinde bulunan her şeyi ve herkesi yok edebileceği izlenimini veriyordu.                                                                  

Yağmurla ıslanmış simsiyah saçları kabarmış, asası kanlanmış parmaklarına adeta yapışmıştı.

Taş duvarlar ve taş zemin çizmeleriyle inlerken huzurunda eğilenleri görmezden geliyor, kimsenin yüzü seçilemiyordu. Koridorlar, ondan asla beklenmeyen hastalıklı türden bir metanetle aşıldı.                                  

Korunaklı kalenin etrafını sarmalayan vahşi çığlıklar, kara büyünün huzursuzluğuna bandırılmış insanlara hiç yabancı değildi. Vahşet onu durduramazdı; kendisini bekleyen genç kadına doğru büyük bir umursamazlıkla ilerlemeye devam etti.

Kapı, arkasından gürültüyle örtüldü.

-İyisin...

Herhangi bir cevap gelmedi. Kimsenin cevap beklediği de yoktu zaten.

Kadın usulca yaklaştı, kemikli kollarının davetkâr sıcaklığı çocuğu sarmaladı ve o ana dek kaskatı kesilmiş beden buz misali çözüldü. Gözyaşlarıyla lekeli yüzünü kömür rengi buklelere gömerken oldukça farkındaydı ki...Sakinleşmesi gerekiyordu.

-Merak ettim Lordum, dedi sudan saydam sesiyle, elleri sırtında okşarcasına dolaştılar. "Neredeydin... Bir haftadır seni arıyoruz."

Cevap yok.

-Böyle durduk yere ortadan kaybolamazsın, düşmanlarımıza cesaret veriyorsun.

Cevap yok.

-Ne oldu?

-İşe yaramıyor... Hiçbir işe yaramıyor.

Ve bu dizlerini büken şeydi. 

Tüm gücü damarlarından çekilirken daha fazla ayakta duramazdı; kendini, vicdanı kadar taştan olan sert zemine bıraktı. 

Şimdi ağlıyordu. 

-Lordum...

-Ne varsa denedim ama gittikçe kötüleşiyor... 

Günlerdir sabit tutmaya çalıştığı maskesi çatlamıştı ve söyledikleri de kulağa fazlasıyla çaresiz geliyordu.

-Ayağa kalk Albus.

Albus başını salladı.

-Söz verdin... Bana söz vermiştin...

-Ayağa kalkın Lordum, kim olduğunuzu unutmayın.

-Bir şey yap, diye bağırdı.

-Albus...

Diz çöktü kraliçe. Bir eli çenesini kavradı.

Göz göze geldiler, şimşek tehlike gibi çaktı.

-Bu sen değilsin.

Ama Albus ölüden hallice görünüyordu.

Hoyrattı, elbette. Yönetilemezdi, itaat etmezdi.

Boyun eğmezdi. Sahip olduğu tek sevgi için bile...

-Sözünüzü tutacaksınız, Hanımefendi.

Outrunning Karma: The Pathetic Heir of SlytherinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin