"Arsen"
Gözlerimi kırpıştırdım. Kim adımı seslenmişti? Alçin yüzüme sorarcasına bakıyordu.
"efendim?" dedim anlamayarak. Ayağa kalktı ve çantasını aldı.
"ders bitti" dedi sınıftan çıkan hocayı gösterirken "sınıfta boşaldı, hadi biz de çıkalım"
Bir an için ne olduğunu kavrayamadım ancak sonra ana dönebildim.
"çıkalım" diye onayladım ve arkasından takip ettim. Dalgındım çünkü tekrar rüya görmüştüm ve bu kez farklı bir sahneydi. Daha önce net göremediğim bir sahne. Rüyayı düşünmekten dersi bile kaçırmıştım. Türler ve tarihleri dersiydi. Hocasını hayal meyal hatırlıyordum neredeyse. Adı Aısha Stone'du. Yabancıydı, ama nereli olduğu hatırlayamıyordum. Yüzünü de hatırlamıyordum. Bir sonraki ders yeniden görecektim zaten. Kızlara da sorabilirdim ancak önemli olan bu değildi. Gördüklerimdi.
Kızlarla bahçeye çıkıp oturduk. Günaygil neredeydi bilmiyordum. Derste var mıydılar hatırlamıyordum.
"bugün neden dalgınsın?" dedi sema elindeki kitabı kucağına koyarak. Kitabın adını okuyamamıştım.
"gece uyuyamadım" dedim yarı gerçekleri söyleyerek. Uyuyamamak ağzımdan düşmeyen bir bahane olmuştu artık.
"doğru" dedi alçin bir şeyi yeni hatırlamış gibi "gece su içmek için kalkmıştım. Sen sayıklıyordun"
Kaşlarımı çattım. Sayıklıyor muydum? Uykumda konuşmuş muydum yani?
"ne söyledim?" dedim merakla. "ne gördüğümü hatırlamıyorum" diye ekledim rüyayı çok net hatırlamama rağmen.
Bir süre düşündü. "anlayamadım ki" dedi "çok sessiz konuşuyordun, benim de uykum vardı"
Anladım der gibi başımı salladım. Ne söylemiş olabilirdim ki?
"ah," dedi alçin "baloyla ilgili bir şeydi galiba," durdu "avize miydi? Bir şey düşüyor demiştin sanırım. Yani doğru duyduysam, dediğim gibi çok sessizdin"
Söylediklerini hatırlamıştım ve bu beni tekrardan düşünüp durduğum rüyanın içine çekmişti.
Balo salonundaydım. Bulunduğum yeri nasıl biliyordum, bilmiyorum. Zarif ve şık döşenmiş bir salon. Oldukça genişti. Uzun pencerelerinden gecenin maviliği görünüyordu. Her yer ışıl ışıldı sanki. Kocaman bir avize aydınlatıyordu salonu. Kenarlarında mumlar vardı. Salonun girişinde duruyordum. İçerisi kalabalıktı. Bir sürü şık giyinmiş kızlı erkekli gruplar sohbet ediyor, gülüşüyor, bir şeyler atıştırıyorlardı. Çoğunun yüzü tanıdıktı. Bir kez görmüş olmalıydım hepsini. Hafif bir müzik sesi geliyordu. Uzakta, sahne olduğunu düşündüğüm yerin yanında sema ve alçin duruyordu. Alçinin bana bakarak gülümsediğini gördüm. Ben de ona gülümsemiş miydim peki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay ve Güneş
FantasyAYDINLIK VE KARANLIĞIN SAVAŞI Krallığı adına seçim yapan bir baba. Çocuğunu kaybettiğinden habersiz bir kraliçe. Yalana bulanmış yüz yıllık kehanet ve kandırılan krallıklar. Yaklaşan savaş. İhanetin bıçağıyla gelen ikinci bir hayat ya da şans. Un...