"Demin ne oldu Sana, neden o herif sana canım deyip sarıldı ve görmezden gelindim? Benim için gelmedin sanırım."
Sana, Chan'ın üst üste sorularıyla boğuşurken biraz tökezlemeye başlamıştı. "Şimdi şöyle anlatabilirim..." bir süre düşünmek için duraksadı "Seungmin benim iş yerinden arkadaşım. Aramızdaki ilişki kardeşlik ve sırdaşlık ötesinde bir şey değil."
Chan yine de razı olmamış gibi sert çıkışıyordu. "Nasıl bir arkadaşlıkmış o ya? Çok yılışık sana karşı, sevmedim ben o herifi."
"Aa şimdiden Seungmin hakkında böyle konuşursan bozuşuruz. Zaten masumhane bir şekilde "benim için mi geldin?" deyince yok ben flörtümü görmeye geldim diyemedim, çok özür dilerim."
"O zaman Sana adında sevgilim olduğunu öğrenecek. Yeter be."
Sana'nın birden gerginliği uçup gittiğinden ses tonu yumuşadı. "Şimdi çıkma teklifi mi aldım ben? Hızlısın bakıyorum Chan bey, ilk randevumuz bile yok ortada."
Chan anlık kıskançlıkla söylediği cümlenin farkına varınca gerildi ilk, daha tanışma aşamasındalardı ve tanımadığı biriyle çıkmasının imkanı yoktu. "Yakın zamanda daha güzel bir şekilde çıkma teklifi alacaksın güzelim benim."
Sana'nın aklına alacağı ilk çıkma teklifi olacağı gelince yanakları kızardı ve parmakları saçlarına gitti. "14 şubat yaklaşıyor, o zaman mı acaba?"
"Şşt sürprizi kaçar. Hadi üst kata çık sen, bölme önemli toplantını."
Sana cilve yapar gibi gülücük attıktan sonra üst kata topuklayıp gözden ıraklaştığında camdan tıkırtı sesleri geldi. Changbin hala bahçede, camdan içeriye doğru kafasını uzatmaya çalışıyordu.
"Oo yeni yengemiz hayırlı olsun. Ne ara yaptın?"
Chan iğneleyici bir ses tonuyla cevapladı. "Siz beni beşiktaş maçında ektiğiniz zaman tribünde tanıştık "yengeyle"."
"Abi ayıp ediyorsun ekmedik, sadece son dakika işimiz çıkmıştı. Nasıl oldu bu tanışma?"
"Onun arkadaşları da ektiğinden kader kurbanı olmuştuk, öyle tanışıverdik. Biliyorsun zaten futbol fanatiği kız bulmak bayağı zor, kaptık en güzelini Changbin."
Changbin muzipçe sırıtırken işaret parmağını Chan'a doğru sallıyordu. "Hınzır şey seni."
"Bu arada senin hala bahçede ne işin var? Zaten iş falan da yapmadın hepsini Jeongin'le bana yıktın. Zavallım, böyle olacağını düşünmediğinden hazırlıksız yakalandı ameleliğe pert oldu."
"Yavru kedilerde mantar vardı, veterinere götürdüm ve onlarla ilgilenip buradaki evlerine alıştırdım. Malum artık kafenin efendileri olacaklar sağlık şart."
"Bu hayvan aşkın nereden geliyor bilmiyorum ama işin bittiyse gel içeri, yemek yiyeceğiz."
*
Pizzalar gelmiş, daha kapağını açar açmaz baş dönmesi geçiren alt kattan gelen üçlü ellerini çabuk tutarak bardakları dağıtmaya başlamışlardı. Pizza yemeye başladıklarında bir 5 dakika sessizlik oldu salonda.
Diyette olan Felix pizzadan çabuk sıkılıp konuşma başlatmıştı.
"Chan'dı değil mi ismin? Hyunjin'e Tanrı gibi asimile kelimeler kullanmazsak sevinirim demiştin de eskiden Türkler de gök Tengri kullanmıyor muymuş zaten, yani Tanrı Tengri falan o manada diyorum. Merak ettim."
Chan daha yeni unuttuğu cümlenin Felix'in ısıtıp masaya koymasını anlamsız buldu ama yine de yemi yutup cevapladı. "Şimdiki kullanılan tanrının anlamı düşündüğünüz gibi değil çünkü."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hasbihal kafe |chanmin
Fanfiction!yetişkin içerik, yarı texting Farklı yaşantılar Nişantaşı'ndaki Hasbihal Kafe'de buluşur, masaya ne var ne yoksa dökerlermiş