Yang ailesinin yemek masasında nedeni anlaşılabilir bir tuhaflık vardı, Bay ve Bayan Yang büyük oğullarının seans çıkışındaki sessiz ve dertsiz yemekle oyalanışını anlamlandırmaya çalışıyordu.
Diğer iki kardeş gün içinde neler yaptığını rahatça anlatabiliyorken Jeongin'in sessizliğe gömülüşü göze battığından, sürekli soru soruyor ve kontrol etmek zorunda hissediyorlardı.
En son babası annesinin bakışlarının altındaki baskıya dayanamayarak gerginlikten kurumuş boğazını temizledi ve pek de anlamasa ilgileniyormuş gibi sordu. "Eee, psikiyatri seansları nasıl gidiyor?"
"Psikiyatristim çok fazla soru sormanızın sorunumun asıl sebebi olduğunu söyledi."
Babası verdiği ciddi olmayan cevaba inandı. "Gerçekten mi?"
"Hayır"
"Haha, gerçekten komiksin." kasıntı bir şekilde oğluna uyum sağlamaya çalışarak, ancak karısının ters bakışlarının üzerine sustu. Ne yapsa yaranamıyordu.
"Hayatım komik falan değil. Doktor ilaçlarının dozunu arttırmış. Buraya geleli 2 ay oldu ya, 2 ay." sonra hala yemeğe çatalını batırmaktan başka bir şey yapmayan oğluna döndü. "Senin için çabalıyoruz, ne kadar iyiye gittiğini söylüyor ilgileniyoruz ama iyileşeceğine daha da kötüye gidiyorsun." kendini kontrol edemedi, sürekli bataklıktan kurtarmaya çalıştığı eşşek sıpasına sesini yükseltti. "Senin derdin ne!"
Jeongin'in yüzünden bir şey anlaşılmıyordu, bağırışından etkilenmiş değildi. Kardeşi anlayışlı olmaya çalışarak annesini sakinleştirdi. "Sakin olur musunuz, üstüne gitmeyin. Robotik ifadeyle suratınıza bakması duygularının olduğu gerçeğini değiştirmiyor. O hala Jeongin, içinde bir yerlerde Jeongin var en azından."
Jeongin sahte bir gülümsemeyle masadakileri yumuşatmaya çalıştı. "Merak etmeyin, ben iyiyim. Böyle şeyler olabilir ama askere gidince geçer."
Babası neşeli bir sesle "Bu da mı şakaydı." dedi.
"Evet."
Annesi bezmiş bir şekilde çatalını bırakmıştı, Jeongin bambaşka biri gibi davranıyordu. "Ah, nerede hata yaptık acaba."
Jeongin masadan bir şey demeden ayrıldı ve hole doğru ilerledi.
Uzun zaman sonra ilk defa evden çıkacaktı, bu sefer içinde öyle bir evden kaçma isteği belirmişti ki neresi olursa olsun fark etmezdi. Sadece gitmek istiyordu.
Annesi tam çıkacakken yetişti, yüzünde merak ifadesi vardı ancak Jeongin gitmesine izin verecek kadar umursanmadığını biliyordu. "Nereye?"
"Gidiyorum ve umarım bir daha gelmem."
"En azından 2 aydır zorlamamız olmadan kendi isteğinle evden çıkıyorsun. Temiz hava al."
Jeongin çantasını sırtlanırken hatırlattı. "Ve o psikiyatriyi değiştirin, seanslara devam etmem gerek ama onunla devam edemem."
"Tamam nasıl istersen." oğlu tam kapıyı açıp gidecekken sanki asla konuşmaya fırsatı olmayacakmış gibi tekrardan durdurdu. "Jeongin."
"Efendim."
"Demin olanlar için üzgünüm. Aniden sinirlendim. Bunların hiçbirinin suçlusu sen değilsin tamam mı? Bu çirkinliğin arasında seni dünyaya getirmek benim hatam. Bilmelisin ki her şey daha güzel olsun isterdim, sağlıklı ve mutlu olmanı."
Jeongin'in geç telafi cümlesinden sonra sadece "Biliyorum." dedi.
"Şu an hayal ettiğin bir destek ortamı sağlayamıyorsak da yanında olduğumuzu bil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hasbihal kafe |chanmin
Fanfiction!yetişkin içerik, yarı texting Farklı yaşantılar Nişantaşı'ndaki Hasbihal Kafe'de buluşur, masaya ne var ne yoksa dökerlermiş