Canım sürpriz yapmk istedi slm (bir an önce yayınlayıp kurtulacak)
"Bu pembe tüyler, minderler ne? Masaya mum falan konulmuş."
"İğrenç kokuyor, böyle... nasıl desem ki? Pembe gibi kokuyor."
Jeongin şapkasını çıkardı, terden ve sıcaktan mahvolmuş saçlarını karıştırarak hava almasını sağladı. Saçları o kadar uzamıştı ki artık yanaklarına kadar iniyordu ancak kestirmektense sürekli arkaya atıp şapka takarak uzun saçlarını saklıyordu. "Sen pembe sevmiyor muydun Felix?"
Felix bir süre uzun saçlarıyla hipnotize olmuştu, kendine gelip yanıtladı. "Şaka mısın, ben pembeden nefret ediyorum, kız şeylerini de sevmem."
"Ama tarzın buna yakın gibi görünüyor."
"Tüm o feminen kıyafetler sadece seni etkilemek içindi. Changbin ile spor salonuna gidiyoruz yoksa, dışarıdan gören beni erkeğin hası olarak bilir."
Jeongin'in duydukları hoşuna gitmedi, sahte davranışlardan tiksinirdi. Açıkçası Felix'in her şeyinden nefret ediyordu ancak uzaklaşmaya çabaladıkça sıcak havalarda yere yeni tükürülmüş ve ayakkabısına yapışıp kazınamayan sakız gibi kendisine yapışıyordu. Yine de şu sıralar alışmaya çalışıyordu o sakız parçasına. "Hyunjin aşkologluktan falan bahsetmişti, o yüzden mi acaba tüm bunları hazırladı?"
"Bilmem, pek de öyle durmuyor. Dükkanı üzerimize kilitleyip alel acele çıktı, bir daha uğramaz galiba. Baş başa kaldık sanırım."
Jeongin aldığı ima üzerine rahatça yayıldığı koltuktan doğruldu, artık rahatsız hissediyordu. "Anahtarlar sen de mi?"
"Evet bende."
"Güzel, biraz dinlenip üstümü değiştirdikten sonra çıkacağım."
Bir süre sessizliğin tadını çıkarıp gevşeyerek kafasını geriye attı ve gözlerini kapattı. Her yeri o kadar ağrıyordu ki şu an dinlendiğini hissedemiyordu bile, en azından o koşuşturmanın içinden kurtulmanın verdiği rahatlık vardı.
Minho dikkatini dağıtıp konuşmaya tutmasa kesinlikle bu iş yeri çekilmezdi. Aslında Minho'nun yaptıkları bununla sınırlı değildi, müşterilere siparişleri yetiştiremediği saatler eli ayağı oluyor, hızlı bir şekilde tüm işlerini görüyordu. Böyle yaparak kendi işlerini aksatıp Hyunjin'den azar yese de her zaman yardım etmeye hazırdı. Anlayamıyordu Minho'yu, bir soğuk bir kendini feda edebilecek tavırları aklını oynatmasına yetiyordu.
Kendi halinde sessizce uyurken Felix birden tatsız bir muhabbet açtı.
"Seungmin ile neden ayrıldınız?" bu soru Jeongin'in senelerce içinde sakladığı huzursuzluğu tekrar körükledi. Felix'in sanki her şeyden haberi var da içini okuyormuş gibi gözleri kızgınlık ve hüsranla bakıyordu.
Jeongin dik durdu ve kafasını eğip stresten salladığı bacaklarına baktı, havada dikilen uzun ve düz saçları o sırada tekrar yanaklarına inmiş, omuzları da düşmüştü. Sanki kafenin bodrum katı biraz soğuktu ama etkisi hala çalışmaktan yanarak terlemiş bedenine işlememişti. O kadar terliydi ki, polyester beyaz tişört karnına yapışmıştı. "Kendisine gay olmadığımı söyledim ve ayrıldık."
Felix bacak bacak üstüne attı ve eğilip ellerini çenesine yasladı, dikkatle gözlerinin içine baktı. "Öyle misin?"
"Bilmem. Ben Seungmin'den oldukça hoşlanmama rağmen istekli olmadığım için cinsel deneyim yaşayamadık. Sonra tadı kaçtı zaten her şeyin, ona olan sevgim köreldi. Gerçi sevgimin körelmesinin sebebi isteksizliğim mi bilmiyorum. Kafam karışık... Belki de hiç aşık olmadım ona. Bu mümkün mü?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hasbihal kafe |chanmin
Fanfic!yetişkin içerik, yarı texting Farklı yaşantılar Nişantaşı'ndaki Hasbihal Kafe'de buluşur, masaya ne var ne yoksa dökerlermiş