4. KÖTÜLÜKTEN GELEN

12 3 0
                                    

"Ölümlerden ölüm beğen,

bu bizim sonumuz.

Ve son defa ağla,

bu bizim vedamız."

(Yazarın Anlatımıyla)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Yazarın Anlatımıyla)

(Roza İki Yaşındayken)

Kendi evrenini yaratmış şeytan, bir oda dolusu esirle, ormanın derinliklerinde, ateşin etrafında toplanmış bekliyorlardı. Bu kölelerin başını, şeytanın en yaşlı esiri çekiyordu. Muhtemelen yaşı, yedi yüzü geçmişti, esirlerinin arasında en bilge oydu. Belki de tecrübesini, körlüğünden, kaybettiği kolundan ve ayağından alıyordu. Çoğu zaman esirler bunu düşünürdü.

Latince bir fısıltı çıktı, yaşlı esirin dudakları arasından, "Efendim, bağışlayın ama burada neden toplandık?"

Yanan bir ateşin karşısında durmuş, sakin bir yüzle ateşi izleyen efendilerinin konuşmasını bekliyorlardı her biri. Şeytan ise bu konuda onları biraz daha bekletmek, bu değerli olayı daha fazla ertelemek istemiyordu...

Önemli bir konuydu ve bunun üzerini örterse sonrasında başına bela olabilirdi. Düşüncelerinin içinden çıkarak ateşe sırtını döndü ve her bir esirinin üzerinde göz gezdirdi.

En yaşlı olanlarını sona bıraktı ve ona döndüğünde, yaşlı esirinin aldığı yetkilerden dolayı tenin ay kadar beyazladığını gördü. Bir yüzü, saçları, kıyafetleri yoktu ama ikinci bir hayat yaşamaları bile şeytan için bir ödüldü, hepsi için de öyle olması gerekiyordu...

Diğer esirlerinin bazılarının ten renkleri griyken, bazıları daha koyu yani siyah, bazıları ise daha açıktı. Toplam on yedi esir vardı, köleleri kendisine boyun eğerken o keskin bir hançer gibi bakan gözlerini esirlerinden saklama gereği duymadan ateşe dikmişti.

En sonunda önünde boyunları bükük duran gölgelere, "Kötülükten beslenmesini bilen dostlarım!" diye seslendi. Her biri bükük boynunu düzeltirken, şeytan onları parlayan gözleri ile izliyordu. Gözleri gururla ışıldasa da, gurur duyduğu önünde eğilmiş gölgeler değildi.

Esirler şeytanın gözlerine baksalar bile, ne hissettiğini, aklından nelerin geçtiğini anlayamazlardı. Adı üstünde, o şeytandı...

Bunun bilincinde olan beyaz gölge, eğdiği başını asla kaldırmıyordu. Diğer esirler de en bilgelerine uyup, birer köle olduklarını göz ardı etmiyorlardı. Onlar yarı ölü kölelerdi ve efendileri tam karşılarındaydı.

Uçurum KenarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin