1 - Kozaya Veda

461 48 24
                                    


Buraya bir mektup yazdım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Buraya bir mektup yazdım.

Sana yolladım.

- A.

#Çağan Şengül - Kırlangıç
# Seather, Amy Lee - Broken

Yüzmeyi biliyordum.

Çok iyi yüzme biliyordum hem de. Bir kuş olamazdım belki hep istediğim gibi ama rahatlıkla bir balık olabilirdim. Sonsuza dek yunuslarla yüzebileceğimden emin gibiydim.

Fakat buna zıt bir şekilde falezler gözüme korkutucu görünürdü. Oturduğum iskele ucunda bacaklarımı sallarken bunu düşünüyordum. Kıyının biraz ilerisinde, insanlar çok da yüksek olmayan bir falezden peşi sıra atlıyordu. Denizin yüzeyine çıktıktan sonra kahkaha atıyor, gülüyordu. Birkaç kulaç atıp denizden uzaklaşıyor, hemen sonra geri dönüp kıyıdaki arkadaşlarını davet ediyorlardı.

Eğlenceli görünüyordu.

Ne yazık ki ben o falezden atlayamazdım.

Ne yazık ki ben, yeniden o eğlenceli, asi, dediğim dedik ve buyurgan genç kız olamazdım.

Falez uçurumdu, dibi deniz olsa bile uçurumdu. Ve ben kendimi bir uçurumdan aşağı yeniden bırakmayacaktım.

Yani, şöyle diyebilirdik:

İrem Ardıç'ın Yapılacaklar Listesi
1 - Üzerinde çalıştığın ve asla bitiremediğin, insanların ümidi kesmeye başladığı romanını bitir
2- Etrafı gez. Gezmeyeceksen buraya neden geldin?
3- Abinle daha sık konuş, seni merak ettiğini biliyorsun
4- Falezlerden uzak dur. Sonsuza dek.
5- Miraç'tan uzak dur. Sonsuza dek.

*

Kafanızın karıştığını biliyorum. Neler oluyor, değil mi? Size olanı söyleyeyim. Ondan fazla basılı eseri olan, birçok dizinin senaryosuna imza atmış ve onlarca karaktere hayat vermiş olan İrem Ardıç, sonunda kendi hikayesini anlatmaya karar verdi. 

Hmm, ilginç.

Kendimden üçüncü tekil şahısta bahsetme gibi bir huyum var da... Her neyse. Anlatıcı olarak araya daha fazla girmiyorum ve en başa gidiyoruz sevgili okur. Kafanızı karıştırmayacak... Pardon. Daha az karıştıracak bir yere.

1 ay önce...

İstanbul'u terk etmeye sıradan bir salı günü, öğlen vakitlerinde karar verdim. Yirmi yedinci yaşımın son günleriydi. Sıradan bir haziran günüydü. Yaz geldiği ve sezon bittiği için abimler tamamen İstanbul'daydı. Güneş'le geçen yıl aldıkları evde, pencerenin hemen kenarında oturuyordum.

Yazamıyordum. Bana kesinlikle bir şeyler olmuştu. Ben hep yazardım. Yazabilirdim. Bu, hayatımın hiçbir döneminde sorun olarak adlandıramayacağım tek şey olmuştu. Ve şimdi yazamıyordum. Elimde avucumda olan tek şey de elimden ve avucumdan alınmış gibi geliyordu.

Falez ve KırlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin