-11-

103 18 26
                                    

Şirkete daha yeni geliyordum, evet geç kalmıştım... Hepsi alarmımın suçuydu. Koridordaki saate baktığımda dokuz buçuğu geçtiğini gördüm. Dün aslında güzel bir gün geçirmiştik, kızmaz gibime geliyordu. İçimi rahatlatıp üst kata çıktım. San'ın odasının önünde geldiğimde kapıyı iki kere tıklatıp içeri girdim. San bakışlarını bilgisayardan ayırmadan konuşmaya başlamıştı "Neden geç kaldın Wooyoung?" Konuşması fazla donuktu, işine çok özen gösteriyordu ama bu kadarına da gerek yoktu. Özür dilemek için hafifçe eğildim "Özür dilerim San, Alarmım çalmadı" Öksürüp bana doğru bakmıştı "San Bey desen daha iyi olur" Bu işkolik halleri çok sinir bozucuydu, mecburen başımla onayladım "Pardon San Bey" Ceketimi çıkarıp astım. San'ın uzattığı dosyaları alıp bende işe başlamıştım.

Günüm biraz kötü başlasa da moralimi iyi tutuyordum. Dosyaları yaparken biraz düşünmeye de vaktim olmuştu. Mesela San ile olmak dün güzel gelse de, bugün kötü bir fikir olduğu yönünde düşünmeye başladım. Öğle arası gelince kapıya ilerledim "Nereye gidiyorsun?" San'a döndüm "Arkadaşımın yanına gidiyorum" Seonghwa ile buluştuğumu bilsin istememiştim. Başka bir şey demeyince hızlıca odadan çıktım. Alt kata inip ilk sağdaki odanın kapısını tıklattım. Ses geldiğini duymuştum ama ne olduğunu anlayamadığımdan kapıya biraz daha yaklaştım. Şansıma kapı açılmıştı. Hongjoong ile karşılaşınca hafifçe tebessüm ettim "Merhaba hyung" İçeri göz gezdirirken Seonghwa'nın gömleğini iliklediğini fark ettim "Ben sanırım yanlış bir zamanda geldim" Hongjoong gülümseyip odanın dışına doğru gelince kenara çekildim "Sonlarına doğru geldin merak etme, bende çıkıyordum" Utandığımı belli etmemek için gülümsedim. Hongjoong'un gitmesiyle hemen içeri girip kapıyı kapattım. Seonghwa ayna'nın karşısında saçlarını düzeltiyordu "Kusura bakma Wooyoung ben senin geleceğini söyledim ama birileri durmadı maalesef" Yaşanan şey komik gelmişti ama şuan gülsem biraz ayıp olurdu "Problem değil sadece San görmesin yeterli, şirkette çok garip birine dönüşüyor" Seonghwa ikili koltuğa geçince bende yanına oturdum "Evet Woo anlat bakalım"

Nerden başlayacağıma karar verememiştim, genel bir konuşma yapmak en iyisiydi "Biz San ile bir şeyler yaşadık daha doğrusu yaptık" Seonghwa tek kaşını kaldırıp dediğimi anlamlandırmaya çalışıyordu "Biraz daha açık anlatsan harika olur" Derin bir iç çektim, kafamdaki şeyleri toparlayıp tekrardan konuşmaya başladım "San ile yattık yani bildiğin seviştik hatta o gün Hongjoong hyung ile gelmiştiniz" Şaşkın şekilde bana bakmaya başlamıştı "Bende San nasıl hasta olmuş olabilir diye düşünüyordum çünkü bir problemi yoktu ve seni de onunla görmeyi beklemiyordum. Peki senin düşüncen nedir, ne hissediyorsun?" Bu soruyu sürekli kendime sorduğumda cevap alamıyordum şimdi başka biri daha bunu sorunca kendimi çok çaresiz hissetmiştim "Bilmiyorum, San bana hem yakın hem de değil. Sürekli kafam karışıyor, kalbim desem, kendini biraz San'a kaptırmış gibi kırılmaya fazlasıyla hazır" İstemsizce ağlamaya başlamıştım, Seonghwa beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Başımı omzuna yaslamamla gözlerimi yumdum "San ile konuşmamı ister misin veya Hongjoong da konuşabilir?" Yavaşça geri çekilip göz yaşlarımı sildim. Seonghwa da masadan peçete alıp yanaklarımdan akan yaşları siliyordu "Hyung, ben onunla tek başıma konuşmak istiyorum" Hafifçe tebessüm etmişti "Geç olmadan konuşmalısın, San'ın diyeceklerini tahmin edemiyorum. Anlaşılması biraz zor" Başımı olumlu şekilde salladım "Öğle arası bitince oda da konuşsam mı?" Başını olumsuz şekilde sallayıp konuştu "Bence evine davet et burada San ile ilgili bildiğim bir şey varsa o da sözünün dinlenilmesini seviyor" Göz devirip hafif sinirli bir ses tonunda konuştum "Her dediğini yapmamı istiyorsa işimiz zor"

Öğle arası bitmesine yakın San'ın odasına geri gitmiştim. Telefonumu kurcalıyordum, içeri San'ın girmesini beklerken Chris karşımda dikilmiş duruyordu "Sen gitmemiş miydin?" Kapıyı kitleyip aniden yakama yapışmıştı, şok olduğum için ne yapacağımı bilememiştim "San ile olan ilişkini bitir!" Bu salak nerden çıkmıştı cidden bela gibi bir şey... Derin bir nefes aldım "Bırak yakamı Chris" Kahkaha atmaya başlayınca bacağına sert bir tekme atmıştım. Ellerini yakamdan çekince sinirle baktım "Bence asıl sen San'ın peşini bırakmalısın" Sesimizin yüksekliğinden perdesi açık olan cama bir kaç kişi toplanmıştı.

Company//WoosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin