-19-

104 16 17
                                    

Sabah tek başıma şirkete gelmiştim. Yaşayabileceğim tüm seneryoları dün düşünmüştüm daha fazla oyalanmadan içeri girdim. İleri Chris ile göz göze gelmiştik, sorgulama sanırım başlayacaktı. Enayi gibi onun yanına gitmek istememiştim. Merdivenlere doğru ilerledim. İlk kata çıktıktan sonra arkamdan geldiğini adım seslerinden anlayabiliyordum. Bana daha fazla yaklaşmasını istemediğim için durup döndüm. Beni süzdükten sonra göz devirmişti "Hangi yüzle bu şirkete hiçbir şey olmamış gibi gelebiliyorsun" Bir kaç kişi köşeden bizi izliyordu, ses tonuma dikkat ederek konuştum "Ben yanlış bir şey yapmadım. Göründüğü gibi değil, eğer öyle olsaydı ben sana kendim söylerdim" Yüzünde çok salakça bir ifade vardı. Gülmemek için kendimi zorluyordum "Bittiyse gidiyorum" Arkamı dönmemle ceketimi sıkıca tutup merdivenlere doğru sertçe çekmişti.

Hemen merdiven başlagıcında ki direğe tutundum "Manyak mısın acmacın beni öldürmek sanırım?!" Hemen merdivenden uzaklaştım "Sen evli bir adamla el ele tutuşamazsın, o benim eşim tamam mı? Sen yokken ben San'ın hayatındaydım şuan da sadece ben varım!" Bunun gibi biri karşısında aşağılanmak fazlasıyla utanç vericiydi. Hemen Seonghwa ve Jongho yanıma gelmişti. Aşağıdan da San geliyordu. Jongho hemen beni kendi taraflarına çekmeye başlamıştı. Seonghwa çok sinirli gözüküyordu. Chris'e yaklaştığı gibi tokadı geçirmişti "Bana bak Chris, sen önce evlilikte nasıl eş olunur öğren, ondan sonra eşine karşı gerçekten yanlış yapan biri olursa git hakkını o zaman ara!" Herkes sessizleşmişti. Chris'in arkadaşları geldiğinde bu sefer onlar laf atmıştı. Hongjoong aşağı hızlıca indiği gibi Seonghwa'yı tuttu. Ortalık şuan yangın yeri gibiydi. San, Chris'i götürmeye çalışıyordu. Jongho hafifçe fısıldadı "Neden bu kadar sinirlendiğini anlatayım. Seonghwa hyungun arkasından "Hongjoong'un üst kademede pozisyonu var diye sevgili" dedikodusunu yaydılar" Şaşkın şekilde bakıyordum "Piçler" Ortadaki kalabalık dağılınca Hongjoong ile Seonghwa yanımıza gelmişti "Kusura bakmayın, şirkette böyle şeyler asla yapmazdım ama herkes saçma sapan konuşunca daha fazla dayanamadım"

San, Chris'i köşeye çekmiş konuşuyordu. Hongjoong'un odasına gitmeye karar vermiştik. Merdivenlere ilerlerken San yanımıza doğru ilerliyordu. Chris tekrar sesini yükseltmişti "Eğer onların yanına gidersen bu evlilik biter San!" Durup bir süre etrafa bakmıştı. Gülümseyip Chris'e döndü "Biliyor musun bencede bitirmeliyiz. Senin ailen olmadan da şirketimi en iyisi haline getirebilirim. Özellikle o işe yaramaz arkadaşlarını da kovmam gerekiyor. Şimdi kendine bir iyilik yap ve burdan arkadaşlarını da al git" San'ın dediklerine karşı fazlasıyla mutlu olmuştum. Yanımıza geldiğinde hep birlikte yukarı çıktık.

Hongjoong'un odasına geçtiğimizde ikili koltuklardan birine oturdum. Seonghwa yanıma gelmişti. Hala sinir olmuş şekilde duruyordu "Hyung sakin ol gittiler, seni artık rahatsız edemezler" San ve Hongjoong da karşımıza oturunca Seonghwa hafif sinirli bir ses tonuyla konuştu "Bak San bu adamla nasıl 4 ay sevgili 1 ay da evli kaldın bilmiyorum ama o boktan sözleşmeden dolayı itibarına zarar gelecek diye korkma. Bir an önce boşan" Seonghwa'yı aynı gün içerisinde bu kadar uzun süre ilk kez sinirli görüyordum. "Elimden geldiğince erkenden bu işi bitireceğim" Bir süre herkes sessiz kalmıştı. Seonghwa'nın elini tuttum "Hongjoong hyung ile gidin bence hava alın, burada durmasan daha iyi olur" Hafifçe tebessüm etmemle Seonghwa dediğimi onaylamıştı.

Kısa süre sonra ikisi bugünlük izin almışlardı. Bende merdiven olayında ne kadar korksamda eve gidip yalnız kalmak istemiyordum. En azından dosyalarla kafam dağılırdı. Tam ayağı kalkacakken San engel olmuştu "Şuan kimse Hongjoong'un odasına gitmez, istersen yapılması gereken dosyaları alıp buraya gel" Odadan çıkıp Hongjoong'un odasına gittim. Üst kata çıktığımda Jongho yanıma gelmişti "Woo bir problem yoktur umarım Yeosang'a söz vermiştim" Gülümsedim "Yok her şey yolunda ayrıca Yeosang ile çok fazla bilgi aktarımı yapıyorsunuz, sinir olurum arada ona göre" Jongho sevimli bir şekilde bakmıştı "Tamam daha az bilgi aktarımı yaparım, Yeosang'ıma da söylerim" Hafifçe tek kaşımı kaldırdım "Yeosang'ıma demezsen sevinirim, o benim Yeosang'ım biraz kıskanıyorum yani" Jongho gülmemek için kendini kasıyordu "hmhm öyle yaparım" Yanından gittiğimde Hongjoong'un odasından hızlıca dosyaları aldım.

Company//WoosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin