AS/11

556 89 104
                                    

Görkem 'in babası olmalıydı .

"Merhaba . Ben Asya , Fındık nenenin torunuyum . " dedim. Kendimi tanıtmam gerekiyormuş gibi hissetmiştim .

Nene demeye bende alıştım . Bakalım daha nelere alışacaktım.

Ebrar arkamdan geldi ve "Baba sofrayı hazırlayayım mı ? " diye sordu.

"Hadi kızım çabuk olun ,acıktık . Midem birbirine yapıştı . Abini bekleyeceğiz diye açlıktan öleceğiz . " diye cevap verdi .

1.85 cm boylarında , esmer , 50 yaşında bir amcaydı. Bunun babası bu yaşta böyle yakışıklı ise oğlunun yaşındayken ki halini düşünemiyorum . Demek ki ailelerinden geliyordu bu gen. Sizi veren Allah'a kurban olayım ben. Aileden asillik geni akıyor bildiğin . Üstelik köyde yaşamalarına rağmen . Birde şehirde olsalar ... Allahım sana geliyorum .

Annesi desen 40 yaşında anca vardı . Annesi buğday tenli. Benim boylarımda - amcanın yanında küçücük kalıyor - ve kendine baksa güzel bir kadındı .

Tarif etmişken Ebrar' ı da tarif etmezsem ayıp olur.

Ebrar 1.65 boyunda -tahminimce - , beyaz tenli ve zayıf bir kız . En anlamadığım nokta ise Ebrar bu esmer ailede nasıl beyaz olarak doğmuş . Bu çok kafamı karıştırmıştı.

Ben bunları düşünürken Ebrar beni dürttü .

Sesimi dahi çıkarmadan peşinden gittim.

Görünürde bir masa yoktu. Nerede yiyecektik yemeği acaba?

Ebrar tencerelerin kapaklarını açtı ve çıkardığı tabaklara yemeklerden koymaya başladı .

Yemekte hediye paketli çorba vardı . Yanında da pilav . Şuan o kadar açım ki direk çorbaya hücum edeceğim. Görkem var diye kibarlık taslamanın alemi yok. Sonuçta burası ilkel bir yer ve ilkel şekilde yermek yerler. Şu hediyeli çorba da aynı hediye gibi çok güzel .Ben bunları düşünürken Ebrar beni düşüncelerimden sıyırdı .

Arkasını dönüp işaret parmağıyla eski mini tahta dolabı gösterdi.
"Asya . Şu dolabı aç ve orta bölmede ki sofrayı al. Salona götür yere ser. Bende yemekleri hazırlayıp getiriyorum. " dedi. Yemekleri koymaya devam ederek.

Eski tahta dolaba yöneldim ve kapağını açtım . Tam orada rengarenk bir bez parçası vardı . Elimle aldım Ebrar'la gösterdim .

"Bu mu oluyor sofra? "

Galiba bunu yere serip masayı üzerine koyacaklar .Köyde de ancak bu kadar olurdu. Salonda masa görmemiştim . Demek ki masayı ben serince filan koyacaklar .

Kafasını evet anlamında salladı .

Parmaklarımla onay işareti yaptım ve " Karışma , bende ." diyerek kapıya doğru yöneldim .

"Asya dur ya da savan ser önce . Sonuçta fazla kişiyiz ve sofrayı direk serersen yere daha çok dökülür . Sonra temizlemesi zorlaşır . Sen en iyisi balkona git. Orada savan olacak. Onu al ve yere ser. "

1. Soru balkon nerede?

2. Soru savan ne?

Elimdeki bez parçasını yanı başımda duran sandalyenin üzerine bıraktım ve adımlarımı salona doğru attım.

Salonun kapısından "Görkem iki dakika gelir misin ? " diye sordum. Bu sayede biraz konuşmuş olacaktık .

Yanıma geldi ve kaşlarını çattı .

"Ne var Asya ? Bugünlük bu kadar aksiyon fazla değil mi sence de ? "

" Birşey sormak için çağırmıştım sadece . Ebrar yemekleri hazırlıyor . Bana balkona git dedi . Balkonunuz nerede ? " diye sordum ve göz kapaklarımı açıp kapayarak gülümsedim . Şuan çok şirin görünüyorum farkındayım . Hemen şimdi beni balkona götürecek ve orada dudaklarıma yapışacak hatta.

AVRUPALI ASYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin