AS/16

434 42 105
                                    

Sümeyye çayları getirdiğinde suratı beş karıştı. O an aklıma David 'a yaptığım gibi çayları Sümeyye'nin üzerine dökmek gelse de kendimi zorla durdurdum. Hem suçlu hem güçlü olan konum ben olmamalıydım.

"Ebrar kurabiyeler nefis görünüyor . Ağzım sulandı . Ellerine sağlık birtanem."  diyerek kurabiyelerimi ve çayımı iştahla kaptım.

"Afiyet bal şeker olsun Asyacım. " dedi Ebrar gülümseyerek. Çayları teker teker dağıtan Sümeyye tekrar yerine geçti.

Melek teyze ise suratını asıp sinsi sinsi gelinine bakıyordu.

"Ee niye kimse konuşmuyor . Beni uykumdan uyandırıp buraya saksı niyetine mi getirdiniz ? Saksı gibi mi duruyorum Allah aşkına? Konuşun biraz . " diye atarlandım . Hem tanıştıracaklar hem de ağızlarını bıçak açmıyor .

"Ben Sümeyye biliyorsun zaten . Görkem'in sözlüsü . Birde köyün miniği derler boyumdan dolayı . Ha birde süslü diye çağırır çoğu insan . Fındık nene de süslü bodur diye bir lakap taktı bana. "

İnsan hiç kendine takılan lakapları anlatır mı düşmanına ya? Ben bu a baya gülerim. Fakat şuan değil kendimi eve saklıyorum.

"Süslü bodur derken ? Bodur ne oluyor ? O kadar kelime bilmiyorum. " diyerek karşılık verdim.

Oturduğu yerde kırışan pantolonunu düzeltti ve ayağa kalkıp "Bodur buna denir. " diyerek boyunu gösterdi . Gülmemek için adeta kendimle savaş veriyordum.

Görkem' in neredeyse karnına geliyordu . Minicik bir kızdı. Ben kendime kısa boylu diyerek isyan etmişim. Allah'ım sen affet.

"Benim anlam veremediğim birşey var ." dedim Ebrar'ı dürterek.

"Ne gibi ?" dercesine bir bakış attı .

"Ben kısa giyince köylü laf edermiş . Sen makyaj yapıp, yüksek bel pantolon giyip , her gün buraya geldiğinde neden laf etmiyorlar ? Ben böyle büyüdüm yani çevrem kısa giyinmeye ters bakmıyor . Fakat senin yaptıkların bu çevrede yanlış olmuyor mu Sümeyye ? Veya bu soruyu Görkem cevaplasın . Olmuyor mu Görkem ?" diyerek kendimce anlamlı bir soru yönelttim. Fakat cevap gelmiyordu.

"Cevap bekliyorum ." diye söylendim. Haklıydım . Sümeyye 'ye gelince laf yok. Bana gelince bir pabuç dil.

"Ben dedim sana . Bundan sonra ister bir karış etek giy. İster bikini giy. İstersen de hiç giymeden gez . Umrumda değil. Yeter ki benle kıyafet için kavga edip durma . Köydekilerde laf edip dursun . Zaten 3 ay en fazla 3 ay sonra gidiyorsun . Sen sağ ben selamet. Kimseyi de bir daha görmeyeceksin . " dedi.

Haklıydı, bir daha kimseyi görmeyecektim. Konuyu dağıtmak istedim. Görmeme konusuna girersek üzüleceğimi anladım.

"Ee anlatın bakalım aşk hikayenizi . Hiç anlatmadınız . Birinci ağızdan duyalım bakalım bu eşsiz (!) aşkı. "  derken yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim.

Birinci ağızmış. Şunların tipe bak . Ne kadar da yakışmamışlar. Hiç aynı renk olur mu . Kıyafette bile zıt renk giyilirken br insan neden aynı renk br insanla evlenir . Burada ben dururken şu kız ne alaka ?

"Şey . " dedi Sümeyye .

"Ne ?" dedi Ebrar.

"Anlat hadi anlat . Utanma kaynanan var diye. Ne olacak sanki . Değil mi Melek teyze ? " diye sordum .

"Tabii öyle kızım . Anlat sanki ben bilmiyor muyum ? " diyerek beni destekledi.

"Ben 12 yaşındaydım . " diye lafa başladı Sümeyye .

"Görkem 'de 13 yaşındaydı . Fakat aynı sınıftaydık . Sıra arkadaşımdı. Sürekli konuşurduk . O çok iyi davranırdı . Dalga konusu bile oldu bu yüzden . " diye girdi lafa.

AVRUPALI ASYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin