Tekrar kafamı çevirdim ve " Hoşçakal. " diyebildim burnumu çekerken .
Elim kapının kulpuna gittiğinde diğer elimi tuttu ve beni hızla kendine çevirdi.
Görkem' le dipdibe gelmiştik. Nefesini hissedebiliyordum. Yaşlı gözlerimi yukarı doğru kaldırıp melül melül bakmaya başladım. Şuan kızardığımı tahmin edebiliyordum.
" Bırakta gideyim. Baksana resmen yuvanızı yıkmışım. Beş çocukla ortada bırakmışım hayatının anlamını. Seni sarhoşken ayartıp Sümeyye' ye ihanet etmişim. Baksana neler yapmışım. Ne kadar kötü bir insanım. Beni ırmakta boğsanız bile az gelir değil mi ? Hele sen ırmağı bırak su olmadan boğarsın değil mi ? Yine ben suçsuzken boğmuştun ya beni ."
Ellerini tuttum ve boğazıma getirdim ve sıkmaya başladım.
" Hadi yine sıksana. Bir sıkımlık nefesim var zaten . Yapılmayacak şeyler yaptım. Hadi sık sık. "
" Gitme. "
" Özür dilerim. Senin hiçbir suçun yok. Benim öküzlüğümden başka birşey değil. Sen bu olaydaki en en en masum insansın . Lütfen gitme. " diyerek ellerini boğazımdan çekti ve bana sıkıca sarıldı.
Şuan çok garip hissediyordum. Ne yapmam gerektiği hakkında en ufak bir şey bilmiyordum. Sıkıca bedenimi kavrayan ellerini usulca ittim ve " Bence sen yine aynı şeyi yapıyorsun. " diyebildim. Biraz sakinleşsemde hala hıçkırıyordum.
"Ne saçmalıyorsun sen? "
Bilmemezlikten geliyordu. Kalbimi çok kırdı ve ben kırılıp atılacak bir eşya değilim. Benim de bir ruhum var. Benim de duygularım, düşüncelerim var. Bağır çağır demediğini bırakma sonra gel özür dile. Özür kelimesi bir daha yapılmayacak şeyler için var. Bu insanlar çok yanlış anlamış bu kelimenin anlamını .
"Bak yine bağırıyorsun . Özür diliyorsun ama tekrar gelip benimle dalga geçer gibi bana demediğini bırakmıyorsun. Ben buraya geleli kaç gün oldu? Günü bırak isterse yıllardır burada olmuş olsam bile senin bilmen gerekmez mi benim sana karşı tavırlarımı? Ben sana ne zaman yılışık yılışık davrandım? Bir gün içinden bana yürüyor dedin mi? Diyemezsin. Çünkü ben bunları yapmadım . Bu sözleri hak etmedim. "
Benim gibi nazik bir insanı bile sinir hastası edeceklerdi.
"Aptalsın işte aptal. Tamam dedik, özür diledik, sarıldık işte daha ne yapmam gerekiyor? Buyum ben bir anda patlar bir anda sönerim . Sende beni öğren artık. " diyerek bileğimi sıkıca tuttu.
" Ah , bırak acıtıyorsun. "
"Acısın. " diyerek daha da fazla sıkmaya başladı.
Bu ne lan böyle. Bir anda ben mi suçlu oldum?
Böyle olmaz Asya. Tavrını koy . Bu böyle böyle 3 ay boyunca anandan emdiğin sütü ağzından burnundan getirir . En iyisi bir atar yapayım, diyerek bir çırpıda elini salladım ve kızaran bileğimi kurtardım. Arkama bile bakmadan kapıya doğru ilerledim . Bu defa yine bileğimi tuttu ve son hızla beni kendine çekti. Burnum göğüs kafesine çarpmıştı . Çok acıyordu . Bir dakika boyunca konuşmadan göz göze bir şekilde durduk . Bu romantik sahneler neydi böyle? Sonra adım kötüye çıkacaktı . Bir adım geri çekildim ve ona öyle okkalı bir tokat attım ki ne olduğunu şaşırdı .Aklı başına geliyor olacak ki beni tuttu ve tekrar sıkıca sarıldı.
"Asya bak gerçekten içten bir şekilde senden çok özür diliyorum. Bu tokat benim hakkımdı. O yüzden sana bağırıp çağırmak için ağzımı açmayacağım. Lütfen bu odadan küs çıkmayalım. Zaten bir kişi bana arkasını döndü sende bana dönme ." diyerek kaburgalarımın içine resmen parmaklarını soktu .

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVRUPALI ASYA
HumorAngela Asya Cömert ; namı diğer Avrupalı Asya. O biraz egoist , biraz komik, biraz deli, biraz da Türk. Tamam tamam biraz değil baya baya Türk.O içinizden birisi.O komedi dolu hayatıyla size bazen kahkahalar attıracak bazen de üzülmenize neden olac...