AS/2

1.3K 170 93
                                    

İkinci bölüm ile karşınızdayım. Yorum ve oylarınızı eksik etmeyin. Cimrilik hiç hoş değil plz. Keyifli okumalar :) Sancakhastasii nin Tatlı Bela adlı kitabını okumanızı tavsiye ediyorum ve sondaki rüya kısmını bizzat kendim yaşadım :)

Nihayet bir olayı daha sağ salim atlatmıştım. Şu David'dan çektiğim neydi böyle? Acele ederek Mark'ın arabasına bindim.Benden sonra Kristen , Ashley, Bob da sırayla bindiler. İlk istikamet olarak tabiki bizim evi seçtik. Bugün tatildi ve babamla biraz vakit geçirmek çok iyi gelecekti. Arabadan indim ve kapıya gelip zile bastım. Kapıyı açan annemdi.Sessizce babamın evde olup olmadığını sordum. "Evde." cevabını alınca konuşmaya Türkçe devam etmeye karar verdim.

İçeriden babamın sesi geliyordu.
"Asya sen mi geldin tatlım? " diyerek çabuk yanıma gel çağrısında bulunuyordu. Ortak bir isimde anlaşsalardı ne vardı yani ? Biri Asya biri Angela diyince hiçte güzel olmuyor. Yıllardır alışmış olsamda garipsiyordum istemsizce. Annemi öptüm ve salona geçtim.

"Baba sen hala evde misin? Ben dışarıda olursun diye düşünmüştüm. "
diye sordum. Koltuğa yayılmış ve bir yandan televizyonda kanal arıyor bir yandan bana laf yetiştiriyordu.

"Bugün ailemle vakit geçiriyim dedim. Nasıl olsa dışarısı kaçmıyor ya. "

Oturur vaziyete geldi ve yanına vurarak gel otur sinyali verdi. Babam tam bir Türk'tü. İstediği kadar burada yaşasın . Geleneklerinden ,konuşmasından , tipinden birşey kaybetmemişti. Bildiğimiz döşü kıllı , beyaz atletini şortuna sokan ve koltuğa yayılırken koltukla bütünleşen ayrıca buradan bile Beşiktaş ,Adanademirspor maçlarını kaçırmadan izleyen bir Türk erkeğiydi. Annem bu adamda ne bulmuştu acaba. Parası için desek değil. Ne bileyim ben olsam hayatta bir Türk erkeğiyle evlenmem. Birde o kıllarıyla evin içinde gezecek iğrenç(!). Ben gidip Koreli bulmalıyım bence hepsi köse gibiler zaten.

Bu kadar eziyorum ama ben tam bir Türkiye aşığıyımdır. Aslına bakarsan ülkenin kendisine değil sıcağına hastayım. Burada götümüz donarken orada bikiniyle denize giriyoruz.

Babamın yanına oturdum ve beyaz atletiyle kaplı olan kıllı göbeğine elimi sarıp kafamı göğüs kafesine dayadım. En güvende hissettiğim yer burasıydı."Babacığım seni çok seviyorum . " diye yağ çekmeye başlamıştım. Bir ses mi duyuyordum. Alttan alttan bir ses yağcılarda inecek var diye bağırıyordu.

"Sevgi gösterin bittiyse sehpanın üzerinde duran kartı alabilirsin. " diyerek beni şoka uğrattı.

"What what what what " dediğimde o delici bakışlarının dilimi kesmek istediğini hissediyordum. Onun yanında İngilizce konuşmamdan aşırı derece nefret ediyordu. Bu kelime what , yes , no gibi en ufak bir şey olsa bile.

"Hazırlan beraber alışverişe çıkacağız." dedi. Tekrar aynı tepkiyi vermemek için kendimi zor zaptettim. Whatlarımı içimden söylemeyi tercih ettim. O an donup kalmıştım. Bir noktaya kilitlenmiş göz bebeğimi dahi kıpırdatmıyordum. Elini gözümün önüne getirdi. "Hey ,orda mısın? Asyadan avrupaya cevap ver. Alo. Sana diy..."

"Ahahaha ne komik ne komik. Asyadan avrupayaymış. Murat efendiye bak sen . Murat koyuyumda bir tur at. "

"Murat değil benim adım. Avrupalı Asyacım . Bülent ben. Tanıştığıma memnun oldum. Murat ölen dayımın ismi ve sadece annem bana böyle seslenebilir. " diyerek öldürücü bir bakış attı.

"Bülent mi? Ahahaha o daha komikmiş beyefendi. Tülbent gibi o ne öyle ya? Tülbentide alıp başına mı bağlıyorsun." diyerek sınırlarımı zorlamaya devam ettim. Kolumda bir acı hissettim. Babam çimciklemişti.

"Hadi kalk yoksa elimden bir kaza çıkacak."

"Tamam baba tamam sakinleş. Tamam baba sakinleş. Tamam tamam. Tamam baba. "

AVRUPALI ASYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin