dördüncü bölüm

435 58 74
                                    

Genç adam sessiz bir şekilde pencereyi açarken bir yandan da kafasında hesapladığı gibi buradan çıkabilecek miydi onu düşünüyordu.

Annesi ve dayısı bu gece evde olmayacaktı. Korumaların birçoğu da onlarla gitmişti. Bu sayede diğerlerini daha kolay atlatabilirdi.

Pervaza sıkıca tutunup bacaklarını aşağıya sarkıtarak çatının üstüne bastı yavaşça. Sağlam bir şekilde kiremitlerin üzerinde ilerlerken bir yandan da aşağıda nöbet tutan korumaları kontrol ediyordu.

Çatının en ucuna ulaştığı zaman çatıya yapışık olan duvarın üstüne geçti. Duvarın bu kısmı dışında her santimetresi elektrikli tel ile çevriliydi. Bu köşe de muhtemelen duvar çok yüksek olduğundan gerek görülmemişti. Zaten dışarıdan birinin duvarın diğer tarafından tırmanması çok düşük bir ihtimaldi.

Fakat bu taraftan aşağı atlamak genç adam için basit bir eylemdi.

Aşağı atlarken düşünmedi bile. Sadece çıkabilecek sesten dolayı küçük bir endişesi olsa da korumaların ilgisini çekmemiş olacaktı ki kimse gelmemişti.

Hızlı bir şekilde koşar adımlarla evinin bulunduğu sokağı terk etti.

Özgür olmak istiyordu. Özgür olmalıydı.

Birkaç gün önce dersten çıktığı esnada kendi aralarında konuşan iki kişi oldukça dikkatini çekmişti. Doğrusu konuşan kişiler değil konuştukları konu.

Annesi Diana ve dayısı Stewart hristiyan dinine mensuptu. Kendisi ise annesinin hristiyan olduğunu söylemesine rağmen dine inanmıyordu. Annesinin bayıla bayıla anlattığı şeyler ona garip ve uçuk geliyordu. Zaten onun da anlattığı gibi bir bağlılığı yoktu hristiyanlığa karşı.

Ne kiliseye giderdi ne de sık sık ibadet ederdi. Aslında sadece lafta kalan bir bağlılığı vardı onunda. Bu yüzden Burç'un inanmaması onlar için çok da sorun teşkil eden bir durum değildi.

Burç'un ilgisini çeken şey ise gençlerin dilinde dolaşan bir çeteydi. En azından Burç onları çete olarak görüyordu. İllegal bir şekilde toplanan bir topluluk zihninde sadece böyle bir yere oturuyordu.

Önünde giden iki tıp öğrencisinden biri diğerine, "DİP miymiş neymiş adı da!" Diyordu dalga geçer gibi. "İsmi saçma geldi ama yaptığı işler çok iyi! Duyduğum kadarıyla ekibe kabul şartları çok zormuş ama! Üst düzey bir kabiliyet istiyormuş!"

DİP mi?

"Polisin bile yakalayamadığı adamlar onların videolarında it gibi yalvarıyorlardı: "Yeter ki bizi bırakın, gidip kendimiz teslim olacağız!" Diye!"

Yanında ki arkadaşı, "Saçmalama lan! Bi kaç kişi tiyatro oynuyor senin gibi mallar da inanıyor hemen! Bu ülkenin o kadar polisi askeri var! Kolay mı öyle at koşturmak!" Diyerek az önce konuşanı sustursa da hemen arkalarında onları dinleyen Burç'tan habersizdi.

Ama Burç bir şeyi biliyordu. At koşturmak çok kolaydı. Dayısı gibiler için hele de. Uyuşturucu, kadın ticareti, kaçakçılık... At koşturmak kolay olmasa dayısı keyfine baka baka yapar mıydı bunları?

Birden bire kendisine toslayan cisimle beraber dengesi bozulurken birkaç adım geriye gitti. Zihninde ufak bir yolculuğa çıkarken önüne bakmayı unutmuştu anlaşılan.

Kendisine çarpan kız yüzüne dahi bakmadan yanından geçip giderken durdu. Arkasını döndü.

Baştan ayağa siyaha bürünmüş genç kızın bembeyaz yüzü şimdi arkasını döndüğü için gözükmese de çatılan kaşlarını son anda görmüştü.

Asillerin Düşüşü (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin