"Enise!" diyerek bana seslenen kişiye döndüm. İlk ismimin kullanılmasından hiç hoşlanmazdım.
Daha doğrusu sevmediğim kişilerin kullanmasından diye düzeltsem iyi olurdu.
Erkeklerle konuşmaktan da nefret ediyorum.
"Evet, Birkan abi?" dedim üstüne bastıra bastıra sorarken.
Benim hassasiyetlerimin farkında olsa da kendisi kaba bir adamdı. Ben de kendi yöntemlerimle onunla baş etmeye çalışıyordum.
İki yıldır çalıştığım hastaneye bu senenin ortasında gelmişti.
Herkesle basit bir şekilde fazla samimi olmuştu. Bana ise kafayı takmıştı diyebilirdim. İlk başta ona Birkan Bey diye hitap ederken bunun onu pek de durdurmadığını ve hatta bana yürümesi için ekstra yol açtığını düşündüğüm için abi demeye başlamıştım. Belki anlardı.
Fakat ne yazık ki bu tavrımı değiştirmiş olmam onun daha fazla yüz bulmasına sebep olmuştu.
Ben de yaptığım eşekliğin daha yeni yeni farkına varıyordum.
"Kahve içmeye gideceğiz sen de gelsene!"
Yalan söylüyordu.
"Benim işlerim çok yoğun bugün. Siz gidin lütfen." diyerek bir şey demesine izin vermeden ayrıldım yanından.
Bu durumdan biricik ikizime veya babamlara bahsetmek istesem de verecekleri tepkiyi düşününce cesaretim kırılıyordu.
Hayır, bana kızacaklarından değil. Bunu yapmazlardı zaten. Ama verecekleri ilk tepkinin işten ayrılmamı istemek olacağını biliyordum. Çok kıskançlardı.
Annemle beraber klinikte çalışmamı isteyeceklerdi. Fakat bunu yapmak istemiyordum. Şimdilik gururuma yedirebileceğim bir şey değildi. Ailemin yardımı olmadan kendi ayaklarımın üstünde durabildiğimi görmeleri gerekiyordu.
Saçma bir şekilde gurur meselesi haline getirmiştim bunu. Üstelik bunun bir sebebi yoktu. Sadece kendimi iyi hissetmeyecekmişim gibi bir dürtü vardı içimde.
°°°
Yorgun argın eve geldiğim zaman bir de bugün Elif teyzelere gideceğimizi öğrenmiştim. Annemin son anda haber vermesinden de nefret ediyordum.
Hızlı bir şekilde duşa girdim. Aldığım en hızlı duştan sonra kıyafet seçmek çok fazla vakit kaybettirmişti. Krem bir takım giymiştim. Hızlı bir şekilde saçlarımı kurutup ördükten sonra oraya gittiğim zaman takacağım kıyafetime uygun olan krem şalı yanıma alacağım çantaya güzelce yerleştirip, feracemi giyinip eşarbımı taktım.
Giy çıkar yapmak kadar üşendiğim bir şey yoktu fakat özensiz de olamazdım.
Çantamı yanıma alarak odamdan çıktığım zaman ikizim ile burun buruna geldim.
"Ne zaman geldin?" diye sorarken hemen parmak uçlarımda yükselip boynuna atlamıştım. Abim yoktu ama bir abiden çok daha fazlasına sahiptim. Onun benimle aynı yolu yürümesi kadar keyif verici başka hiçbir şey yoktu belki de.
"Sanırım on beş dakika önce." diyerek gevelerken benden kurtulmak adına ittirip durdu. Onu zorlamadım. İşten gelmişti ve benim gibi ve belki de daha fazla yorgun olduğunu biliyordum. O da tıpkı babam ve Bera gibi mühendisti.
Bera çalışmıyordu zaten ama küçüklüğümden beri babamın iş hayatı tanık olduğum bir şeydi ve şimdi ikizim de onun yolundan gidiyordu. Olayı dramatize edecek değilim. Olması gereken zaten bir şeyler için çabalamak değil midir?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asillerin Düşüşü (Ara Verildi)
Kısa HikayePsikopat bir gencin ruhunu bulma hikayesi... Son Evlilik Bükücü'den tanıdığınız karakterlerin çocuklarının hikayesi