1.Nobodys son, nobodys daughter

1.6K 57 22
                                    

Günümüz 1986

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Günümüz 1986

Durgun bir sonbahar pazarı sabahıydı.
Sararmış yapraklar geniş vadideki ağaçlardan dökülürken uğultulu rüzgar şiddetlenmeye başlamıştı.

Gökyüzünü gri bulutlar kaplamıştı. Yağmur hafifçe çisilemeye başladığında adam paltosunun yakalarını kaldırdı ve adımlarını hızlandırdı. Üşüyen ellerini cebine koydu ve evde şöminenin yanıyor olması için dua etti.

Büyük malikanenin önüne geldiğinde durdu ve ihtişamına baktı. Koyu renk tahtalar ve taşlarla döşenmişti. Neredeyse bir hiçliğin ortasındaydı. Üç adımlık geniş merdiveni tırmandı ve kapıdaki tokmağı iki kere vurdu.

Bir süre bekledikten sonra kapı açıldı. Karşısında ona gülümseyen yanakları al al olmuş hafif toplu yaşlı bir kadın vardı.

"Beklediğimden erken buldunuz burayı."

Adam paltosuna iyice sindi.
"Üzgünüm ama geleceğim günü haber vermiştim. Saat erken saat olması sizi şaşırtmış olmalı."

Kadın ellerini havada salladı.
"İçeri geçin üşümüş olmalısınız."

Adam sonunda gülümsedi ve ellerini nemli saçlarına geçirip içeri girdi. Yüzüne vuran ılık hava ile hafifçe mayıştığını hissetti.

Kadın hemen adamın paltosunu aldı ve karşısına geçti.

Adam teşekkür edip konuştu.
"Yazdığım mektupta belirtmiştim ama yüz yüze de tanışmış olalım. Ben Harvey Millard."
"Yeni kiracınız."

Kadının gülümsemesi genişledi.
"Evinize hoşgeldiniz."

Adam başı ile selam verip içeri geçti. Bir yandan da evi inceliyordu. Kadın ise arkasından ilerliyordu.

"Biraz ani oldu fakat. Yeni kitabım için böyle sessiz bir yere ihtiyacım vardı. Verdiğiniz ilandaki fiyatı görünce gözlerime inanamadım ve biraz aceleci davrandım."

Oturma odasına girdiklerinde kadın adamın paltosunu askılığa astı.
"Evi size kiraladığım için mutluyum."

Adam gülümseyerek kadına döndü.
"Kitaplarımı mı okudunuz, sanki beni tanıyor gibi konuşuyorsunuz."

Kadın ellerini önünde birleştirdi.
"Hemde hepsini. Hayranınız olduğumu söyleyebilirim bay Millard."

Adam başını salladı.
"Çok kibarsınız teşekkürler. İsmim ne demiştiniz?"

Kadın gri saçlarını geriye attı.
"Hetty efendim."
"Lütfen oturun size sıcak çay getireyim."

Adam yanan şöminenin karşısına oturdu. Kadın çay getirmek için çıkmıştı. Donan ellerini ateşe uzattı ve ısınmalarını sağladı.

Oda genelde koyu tonlardaydı. Eski koyu renk duvarlar, büyük camları örten koyu renk perdeler, koyu renk koltuklar... oda oldukça genişti. Belki de zamanının çoğunu burada geçirebilirdi. Yukarıdaki odalarında böylesine büyük olduğunu varsaydı.

Then I Met A Girl | Tom RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin