2

460 31 82
                                    

R

Yağmur yağıyordu, hava kapalı bulutlar her yeri sarmıştı. Güneş gökyüzünde görünmüyordu bile. Kapüşonumu kafama geçirip, elimdeki kahve ile merkeze girdim. Seul'e daha yeni atanmıştım ama şimdiden alışmıştım.

"Günaydın başkomiserim."

Sadece kafa sallayıp geçtim. Buraya aslında isteyerek atanmamıştım. Sayın bakanımız sağ olsun benden rica edince 10 milyonu ret edemedim. Aslında buraya ne başkomiser ne polis ne de o türden bir şeyle gelmiştim. Ben dedektiftim, özel bir görev için buraya gelmiştim.

Başkomiserin ofisine girdiğimde, beni gördüğü an kahkaha atmaya başlamıştı. Göz devirerek önündeki koltuğa yayılarak oturdum.

"Ne gülüyorsun oruspu çocuğu?"

"Lan Ryujin, keko musun yoksa dedektif mi amık?"

"Çok komik ha ha."

Minnie gülmeye devam ederken kahveden bir yudum daha alıp, masanın üstünde duran dosyayı alıp incelemeye başladım. Bu benim görevim olan suçlunun dosyasıydı. Fotoğrafı yoktu, gerçek ismi yazmıyordu. Tek bilinenler işlediği suçlar ve bir tanık. Bir insan neden kendini Kelebek diye tanıtır ki?

"Kelebek'in gerçek ismi ne?"

Minnie, başını bilgisayardan kaldırıp bana baktı.

"Bilseydik yazardı."

"Çok mu biliyosun sen?"

"Evet."

Göz devirip dosyayı biraz daha incelemeye başladım. Geçmişte yaptığı bazı suçlardan birileri şunlardı: Futbol bahis çetesi kurup, birçok zengin adamı dolandırması, gasp, kaçakçılık, devlet memuru yaralama, iki tecavüzcüyü öldürmek, on yaşındaki bir çocuğu intihara sürüklemek.

Hepsini anlamıştım ama çocuğun suçu neydi? Neden onu intihara sürüklemişti ki? Acaba çocuk yaşıyor muydu? Hızla Minnie'ye dönüp, aklımdakileri söyledim.

"Bu intihara sürükledi pi çocuk, hala yaşıyor mu?"

Ne dediğimi anlamadığın da dosyayı gösterdim. Ardından kafasını hızla sallayıp, çekmeceden ufak bir not kağıdı çıkardı. Üstünde adres yazıyordu.

"Çocuğun adı Yoona, intihar olayından sonra psikiyatri hastanesine kaldırıldı. "

Kafamı sallayıp, hızla oturduğum yerden kalktım. Kağıdı ceketimin cebine koyup, odadan çıktım. İlk haftadan bir ipucu bulmuştum bile. Merkezden çıkacaktım ki arkadan gelen sesle durdum.

" Ryujin! Beni bekle. "

Onu beklemeden yürümeye devam ettiğimde koşuş seslerini duydum. Bu kız sürekli peşimden gelmek zorunda mıydı?

"Niye beklemiyorsun?"

"Seninle uğraşamam Yuna."

"Pislik! İnsan arkadaşına bir selam verir."

"Ben arkadaş göremiyorum."

Sinirle ofladığında gülerek arabaya bindim. Yuna'da yolcu koltuğuna oturduğunda arabayı çalıştırıp, kağıtta yazan adrese doğru sürmeye başladım.

***

25 dakikanın sonunda hastaneye varmıştık. Arabadan hızla inip ciğerlerime temiz havayı çektim. Ardından hastaneyi incelemeye başladım. Dışı sarı ve beyaz renkleri ile boyanmıştı, en tepede bir saat kulesi vardı. Paslanmış demir kapısı, çatlak duvarları eski bir hastane olduğunu gösteriyordu.

Beklemeden içeri girdiğimde arkamdan Yuna'nın geldiğini fark ettim. İçeri girdiğimizde danışmadaki kıza polis kimlik kartımı gösterip, içeri girdim. Ben merdivenlerden çıkarken Yuna aşağıda bekliyordu.

Çocuğun odası 2. Kat 121 nolu odadaydı. Bu kat diğer katlara göre daha sessiz ve tenhaydı. Katı incelerken Yoona'nın odasına geldiğimi fark ettim. Hızla kendimi düzeltip, kapıyı çaldım ve içeri girdim.

Gözüme ilk çarpan oydu. Pencereden aşağı, bahçeye bakıyordu. Kumral saçları iki yandan örülmüştü. Gözlerimi odasına çevirdiğim de yatağının üstünde boyama kitabı ve kalemler vardı. Boyama kitabını inceleyecekken birden arkasını bana döndü.

"Sen de kimsin?"

"Ben Shin Ryujin."

"Sen bir yabancısın! Çık odamdan! Yabancılarla konuşamam!"

Birden bağırmaya başladığında sakinleştirmek için yanına yaklaştım ama daha da uzaklaştı.

"Sakin ol, ben dedektifim. Sana asla zarar vermem aksine korurum."

"Yalancı! Çık odamdan!"

Onu nasıl sakinleştirebileceğimi düşünürken odaya Kızıl saçlı bir kız girdi. Hızla Yoona'nın yanına gidip ona sarıldı. Yüzü çok tanıdık geliyordu... Onu daha önce görmüş olmalıydım.

"Tamam Yoona sakinleş, ben yanındayım."

Yoona ağlayarak, kızıl saçlı kıza sarıldığında kız, Yoona'yı kucağına alıp odadan çıktı. Kimdi bu kız? Neyi oluyordu? Hemen arkalarından ben de çıkacaktım ki yatağın üzerindeki boyama kitabını gördüm. Onu da yanıma alıp odadan çıktım.

***

Kızıl kız ve Yoona bahçede dolaşırken ben ve Yuna, Yoona'nın bakımından sorumlu olan hemşire ile konuşuyorduk.

"Yoona yabancılardan korkuyor mu?"

"Aslında tam olarak öyle denemez çünkü Bayan Yeji bir gün çıkıp geldi ve Yoona'yı ziyaret edeceğini söyledi. Tabii biz de izin verdik. Onu daha önce hiç görmemiştik, Yoona'da görmemişti. Fakat nasıl olduysa Yoona, Bayan Yeji'yi görür görmez ona sarılmıştı. "

" Kim bu Yeji? "

" Hayranlar arasında Kızıl Tanrıça ya da dans tanrıçası olarak bilinen solo sanatçıdır. Neredeyse tüm dünyaya müzik kültürümüzü o yaymıştır. "

" Daha önce hiç duymadım. "

" Ne demek duymadım Ryujin? Bildiğimiz Hwang Yeji! "

Yuna'ya susması için sert bir bakış attığımda hızla sessizleşmiş ve hemşirenin anlattıklarını dinlemeye devam etmişti. Ben de Yeji ve Yoona'yı izliyordum. Yoona, Yeji'nin elini tutup bahçede yürürken durup, bana bakmıştı. Ardından Yeji, kulağına eğilip bir şeyler demişti. Yoona dediği şeyi yapıp yürümeye devam etmişti. Bu kızda bir şeyler vardı.

Hem Yoona hem de Yeji. Böylesine ünlü bir sanatçı birden bire akıl sağlığı yerinde olmayan bir kızın yanına geliyor ve kızın neyi olduğunu bile söylemiyor. Bu işte bir şeyler var.

Hemşirenin yanından ayrılıp hastaneden çıktık. Arabaya tekrar ulaştıktan sonra son kez hastaneye baktığımda içimde kötü bir his oluşmuştu. Bunları umursamayıp arabayı çalıştırdım ve merkeze doğru sürmeye başladım.

Yeni fiiccc

Ve seme yejiii

Denicez biseylerrr

Umarim beğenirsinizz💗💗💗😚

Oy vermeyi unitmayınn 🌟🌟🌟🌟🌟

Sevgili Dedektif // RyejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin