9

244 26 9
                                        

Ellerini boynuma doladığında ne olduğunu anlayamamıştım bile. Alkol kokan nefesini dudaklarımda hissettiğimde iş işten geçmişti. Dudaklarım onunkilerle birleştiğinde hızlı davrandım ve onu kucağıma aldım.

O benim dudaklarımı yerken bende onu koltuğa götürüyordum. Geniş, yumuşak, deri koltuğa oturduğumda beni arkaya ittirip kendini bana doğru yaslamıştı. Dudakları yanaklarıma sonra da boynuma inmişti. O boynumu tatlı ama aynı zamanda vahşi bir şekilde öperken bense ellerimi, onun elbisesinin içine sokmuş, çıplak tenini okşuyordum.

Beni koltuğa yatırıp üstüme çıktığında kontrolün onda olduğunu biliyordum. Dudaklarıma tekrar kapandığında üst dudağımı bildiğiniz yiyiyordu. Bense ellerimi saçlarının arasına soktum ve alt dudağını ısırmaya başladım. Dudaklarımdan tekrardan boynuma inmişti. Orada da biraz durmuş ardından daha da aşağı inmişti. Omuzlarımı, sıcak dudaklarıyla öptü.

Bende ellerimi saçlarından çekip, kalçasına doğru indirdim yavaşça. Ellerim, kalçasına değdiğinde sertçe sıktım. Dudaklarından küçük bir inilti çıkıp, kendisini bana daha da yaklaştırdı.

O sırada dudakları tekrar yukarı çıkmıştı. Ne yazık ki sadece açık kalan kısımları öpebiliyordu. Yattığım yerden kalktım ve tekrar oturur pozisyona geçtim. Yine de buna aldırış etmedi ve dudaklarıma kapandı. Bense kucağımda onunla beraber ayağa kalktım. Sırtı duvara gelecek şekilde onu dayadım ve ne kadar hızlı olabilirsem o kadar hızlı oldum. Dudaklarını parçalayacakmışçasına öptüm. Ellerim kalçasına gitti yeniden. Sıktım. Okşadım. Onun elleri de boynumdan aşağı, belime doğru indi. Kıyafetimin içine soktu, göğsüme kadar getirdi. Ardından sıktı. Ağzımdan çıkan iniltiyle güldü ve nefes almak için dudaklarımdan ayrıldı.

"Daha yeni başlıyordu dedektif."

"Bence bunu şuan bitirelim. Çünkü senin masum mu yoksa katil mi olduğunu henüz çözemedim."

Güldü ve elini göğsümde gezdirip bana yaklaştı.

"Bu da ne demek?"

"Küçük bir yalancı ile uğraşamam."

Gülen suratı solmuştu. Onu kucağımdan indirdiğimde yüzü asıktı. Gerçek olmadığını bildiğim için vicdan azabı çekmeme gerek yoktu.

"Asma suratını, bu da yalan sonuçta."

Hwang'ın kaşları daha da çatıldığında ben saçlarımı düzeltiyordum.
İyi olduğuna karar verip onu ve asık suratını geride bırakarak odadan çıktım. Hava karanlık ve soğuktu. Çoğu hayran konser alanını terk etmiş, evlerine de dönmüştü. Ben de öyle planlıyordum. Evime gitmek ve sıcak yatağıma yatmak.

Telefonum çalmaya başladığında hayalimin gerçekleşemeyeceğini anlamıştım. Cebimden telefonu çıkarıp, kulağıma dayadım.

"Efendim Sunghoon?"

"Efendim, bir saat önce devlet hastanesinde bir cinayet işlenmiş. İki saat önce de kilisede."

"Tamam, geliyorum merkeze."

Deja vu? Sanki bu anı daha öncede hatırlıyor gibiydim. Yine konser günü biri öldürülmüştü. Bunun Hwang ile ilgili olup olmadığını henüz kestiremiyordum fakat ortaya elbet çıkacaktı.

Arabaya binip merkeze doğru sürmeye başlamıştım. Olay yerine gitsem bile bir şey bulamazdım. En iyisi merkeze gitmek oradan da eve geçmekti. Merkeze geldiğimde arabadan inip içeri girdim. Doğruca Sunghoon'u bulmaya gidecekken karşımda gördüğüm tanıdık yüzlerle kalakaldım.

Sunghoon, yanındaki kızlarla beraber sorgu odasına gidiyordu. Bunlar Hwang'ın arkadaşlarıydı. Arkalarından Yuna da çıktığında neler olduğunu anlayamamıştım bile. Hwang ne yaptın sen?

Yeni bölümmm

Bölüm biraz kısa sürdü fakat en heyecanlı yerinde bitirmek istediimm

Oy vermeyi unutmayınnnn 🌟🌟🌟🌟🌟


Sevgili Dedektif // RyejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin