12

218 19 14
                                    

Karşımdaki manzara o kadar saçmaydı ki... Ne yapacağımı bilemiyordum. Sadece sinirden ağlamaya başlamıştım. Neden her şey ters tepiyordu ki? Karşımdaki üçlü bana garip bir şekilde baktığında ağlamam şiddetlenmişti. Gerçekten dalga geçiyorlardı benimle.

"Onun delirdiğini düşünmeye başladım."

Küçük velet konuştuğunda tüm gücümle kalkmaya çalıştım ama olmadı. Zorlandığımı gören Hwang diğerlerini odadan çıkarmıştı. Oda da yine ikimiz kaldığımız da gözyaşlarım az da olsa durulmuştu.

"Cidden... Benimle dalga mı geçiyorsun Hwang?"

"Hayır sadece hazır olmadığın bir zamanda geldiler o kadar."

"Peki nasıl... Nasıl kaçtılar?"

Hwang karşımdaki turuncu koltuğa oturduğunda tüm ilgim ondaydı. Yalan istemiyordum artık, tek istediğim gerçeklerdi.

"Sunghoon'un vurulduğu gün... Amacım onu vurmak değildi. Jisu, Chaer ve Yoona'yı kurtarmaktı. Ancak Sunghoon'un senin hakkındaki düşüncelerini duyduktan sonra kendime engel olamadım. Sizi... Sevgili sandım. Kıskançlık tüm bedenimi sarmıştı dedektif, yapacak bir şey yoktu."

"Neden kıskandın ki? Sana söylemiştim, o benim arkadaşım."

"Dediğim gibi dedektif, seni sevdiğim için. Ayrıca o vurulduğunda kendini kaybedişini, cenazede Tanrı'ya inanmasan bile dua edişin... Beni delirtti."

"Cenazede dua etmemiştim Hwang."

"Yine de dedektif, ben ölseydim benim için bu kadar üzülür müydün?"

Bakışlarımı ondan çekip yere odaklandım. Hayır, üzülmezdim. Ama sebebi vardı. O benim gözümde bir katildi, onu tanımıyordum bile. Beni ne ara sevmişti ki bu gerçek miydi o bile belli değildi.

"Peki ya Yoona, onu neden kurtarmaya çalıştın. Ondan korkuyorsun sanıyordum."

"Korkuyordum. Ama o halini gördüğümde istemeden kurtardım. Sonuçta kim öz kardeşini kurtarmak istemez ki?"

Ne? Kardeşi miydi? İyi de soyadları farklıydı. Üvey olma ihtimali olabilirdi. Yine de hastanedeki gözlerindeki korku hiçte yalan gibi değildi. Yani yalan söylemesi biraz zordu. Her ne kadar soğukkanlı bir seri katil olsa bile duygularına yenik düşüyordu.

"Her neyse. Biraz daha dinlen. Psikolojin yüzünden bedeninde zayıf düşmüş."

Hwang oturduğu koltuktan kalkıp odadan çıkmıştı. Dediklerini biraz düşünmüştüm. Belki de doğruyu söylüyordu. Bana takık bir katile sahibimdir.
Düşündükçe başım ağrıyor ve midem bulanıyordu. Bu yüzden gözlerimi kapatıp uykuya dalmaya çalıştım.

***

Gözlerimi araladığımda havanın hala karanlık olduğunu fark ettim. Kaç saattir uyuyordum ki?  Duvardaki saate baktığımda sadece 2 saat uyuduğumu fark ettim. Neden bu kadar azdı?
Yattığım yerden kalktığımda daha iyi hissediyordum. Çıplak ayaklarım ile kapıya doğru ilerledim. Ses soluk yoktu. Büyük ihtimalle herkes uyuyordu. Tuvaleti bulmam lazımdı... Ancak hem aşağı hem de yukarı çıkan merdiven vardı. Bulunduğum kata baktığımda ise sadece benim kaldığım oda vardı.

Yukarı çıkmayı seçerek merdivenlerden tek tek çıktım. Ayağım hala acıyordu. Kemik kısmının gelmiş olması hiç iyi olmamıştı. Yukarı çıktığımda üç tane oda vardı.  Hangisi tuvalet olabilirdi ki?

En baştaki odayı seçtim çünkü güzel bir koku geliyordu. Yavaş adımlarla ilerleyip kapıyı açtığımda uyuyan Hwang'ı gördüğümde yanlış oda olduğunu anladım. Odadan çıkacaktım ki eşige takılıp yere düşmüştüm.

"Hassiktir..."

Dizim acıdığında kırıldığını falan düşünmüştüm. Hwang uyandımı diye arkamı dönecekken birden arkamda duran Hwang'ı görmemle sıçradım. Bu kız karabasan gibi niye aniden çıkıyordu.

"İyi mısın?"

"İyiyim, sadece tuvalete gitmeye çalışıyordum."

Bir şey demeden beni yerden kaldırdı.

"Odam da tuvalet var, kullanacak mısın?"

Altıma yapmamak için kabul ettim. Hızla tuvalete giderek işimi hallettim. Tuvaleten çıktıktan sonra Hwang'ı yatakta otururken gördüm. Kapıya doğru ilerlerken beni durdurdu.

"Dedektif benimle uyur musun?"

"Ne? Bu pek uygun olmaz."

"Eğer benden korkuyorsan yastığımın altındaki bıçağı, yorganın altındaki silahımı ve çekmecemde duran el bombasını atarım."

"Ne? Hayır, şeyden... Çekmecende el bombası mi var?"

"Saldırı olursa diye."

Göz devirdim ve birkaç adım ona doğru attım.

"Ben isterdim Hwang ama kendimi suçlu hissediyorum."

"Hayır dedektif, bu senin suçun değil."

Hwang, yataktan kalkıp yanıma geldi. Ellerini belime yerleştirip beni kendine çekti. Nefesini hissedebiliyordum.

"Lütfen."

Tatlı çikan sesiyle kendime gelemedim. Sanki bilincim o an kapalıydı. Kabul etmek zorunda kaldığımda elimden tutup beni yatağa götürdü. Kenara kayıp, boşluk kalan yer uzandım. Ben kapı tarafına bakarken o ise arkamdan bana sarılmıştı.

"Sakın korkma dedektif, ben yanındayım."

Yeni bölümmmm

Yazarken delirdimmm çok iyiler amk

Oy vermeyi unutmayınnnnnn
🌟🌟🌟🌟🌟🌟🌟


Sevgili Dedektif // RyejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin