3

275 30 5
                                    

Hava karanlıktı. Sokak lambasının turuncu ışığı odayı hafifçe aydınlatıyordu. Saat sabah dört olmasına rağmen uyumamıştım. Hala araştırmamı devam ettiriyordum. Yoona'nın boyama kitabını inceliyordum., araştırmam buydu.

O kadar garip bir kızdı ki örnek boyamaları es geçip, kendi çizimlerini çizmişti. Bunda garip bir şey yoktu sadece çizimleri oldukça farklıydı. Örneğin dikkatimi en çok resmi şuydu:

Ahşap bir evin önünde küçük bir kız vardı. Bu Yoona'ydı. Ahşap ev yanıyordu, içinde iki kişi vardı. Bu kişileri henüz çözememiştim ama yakında kokusu çıkardı. Bir de resimde misafir olan biri vardı. Kızıl saçlı bir kız... Hiçte tesadüf değildi, o kızıl tanrıça'da bir şeyler vardı.

Sabah erken kalkacağım için boyama kitabını kapatıp, masanın üzerinde bıraktım ve yatağa geçtim. Yoona biraz kafamı karıştırıyordu. Küçük olmasına rağmen ürkütücü ve zekiydi.

***
Gözlerimi alarmın sinir bozucu sesiyle açtım. Hava aydınlıktı ama güneş yoktu, bulutlar güneşi kapatmıştı. Zar zor yataktan kalkarak banyoya gittim. Soğuk su ile yüzümü yıkadıktan sonra odama geri döndüm. Çalışma masama baktığımda boyama kitabı yoktu.

Endişeyle kitabı aramaya başlarken duvara yapıştırılmış bir kağıt gördüm. Yaklaşıp, ne yazdığına baktığımda "Teşekkürler:)" yazıyordu. Anlamı neydi? Kim yazmış olabilirdiki? Notu duvardan çekip aldım ve üstümdeki eşofmanla beraber hızla dışarıya çıktım. Dün gece evime gizlice girilmişti. Nasıl fark edemedim!

Hızlı adımlarla merkeze ulaştığımda bana selam verenleri es geçtim ve doğruca Minnie'nin yanına gittim. Odasının kapısını hızla çarpıp girdiğimde beklemediğim bir görüntü ile karşılaştım. Minnie ve kızıl tanrıça karşı karşıya oturmuşlardı. İkisi ile göz göze geldiğimde biraz sakinleşip, yanlarına oturdum.

"Ryujin, seni görmek ne kadar güzel."

Minnie'yi umursamadan Hwang'a döndüm.

"Sizi sorgulamam gerekiyor."

Kızıl kız, bacak bacağa attığı bacaklarını çözüp, güldü ve kafa salladı. Minnie'yi dinlemeden Hwang ile odadan çıkıp, sorgu odasına geçtik.

O karşıdaki sandalyeye oturduğunda ben de önüne not kağıdını koydum. Kağıdı anlamsızca süzüp, bana baktı.

" Bu ne?"

"Sen yaptın değil mi?"

Elbette o yapmıştı. Başka kim olabilirdiki? Yoona ile yakın olan oydu, baş şüpheli oydu.

"Bu kağıt ne hakkında onu bile bilmiyorum."

Sinirli bir şekilde yüzüne eğildiğim de geri çekilmedi, gözleri inatçı ve kararlı olduğunu açıkça söylüyordu.

"Yoona'yı tek tanıyan sensin."

"Hayır, ben değilim."

"Başka kim var?"

"Hemşireler."

Söylediği şeyden sonra gülmeye başladığında kendimi tutamayıp yüzüne tokat attım. Kafası sağa yatmıştı ama içimdeki sinir hala geçmiyordu. Eminim suçlumuz oydu. Başını tekrar düzeltip, bana çevirdiğinde yüzüne iğrenir gibi baktım.

"Lütfen yüzüme vurmayın dedektif hanım, akşam konserim var."

"Konserini sikeyim! İşin ciddiyetinin farkında değil misin sen?"

"Suçlu olmadığım için umrumda değil."

"Doğru konuş!"

Gülerek bana doğru yaklaştı ve gözlerimin içine baktı. Fazlasıyla çekik olan gözleri soğuk kanlılığının birer kanıtıydı.

"Neden bu kadar sinirlisin dedektif?"

Gözlerinin içine baktım ve sustum. Ona cevap veremedim, sinirim neden ben de bilmiyordum. Suçlunun o olduğunu biliyordum ama elimde kanıt yoktu.

"Sorgu bitmiştir, çıkabilirsiniz."

Sorguyu bitirip hızla odadan çıktım. Çıkışa doğru ilerlerken Minnie ile karşılaşmıştık ama ona bakmamıştım bile. Benden habersiz Hwang ile konuşamazdı.

Merkezden çıkıp, arabalardan bir tanesine binip, hastaneye doğru sürmeye başladım. Yoona ile konuşmam lazımdı. O kız zeki ama hiç bir şeyden haberi olmayan biriydi.

25 dakikalık yolculuktan sonra arabadan inip, hızlı ve çevik adımlarla hastaneye girdim. Yoona'nın katına çıkıp, odasına girdim. Yatağında oturmuş boyama yapıyordu. Göz göze geldiğimiz de dün gece ben de olan boyama kitabını kapatıp, bana kenetlendi.

"Neden geldin?"

"Sana birkaç sorum var ufaklık."

Boyama kitabını ve kalemlerini yatağından kaldırıp, köşedeki sehpaya koydu. Ardından eliyle beni çağırdı. Sakin adımlarla yanına gidip, usulca oturdum.

"Evet, ilk soru ne?"

"Hımm... İlk sorum şu: Yeji'yi ne zamandır tanıyorsun?"

"24 Aralık 2016."

Tarihine kadar biliyordu. Ve de hiç düşünmeden, anında cevap vermişti. Bu kız kesinlikle Yeji hakkında bir şeyler biliyordu. Belki de aralarındaki bağ sandığım kadar iyi değildi.

"Peki, nasıl tanıştınız?"

"Ben ve ailem eskiden küçük bir kasabada yaşardık. Ahşap bir evimiz, çok güzel bir bahçemiz vardı. Sonra, bir gün kapımızı biri çaldı. Gelen Yeji unnie'ydi. Yorgun ve aç görünüyordu, biz de onu içeri almıştık. Yemek yerken bize olan bazı şeyleri anlattı."

" Olan şeyler mi? Ne gibi? "

" Üzgünüm, bunu söyleyemem. "

Onu zorlamadım ve dinlemeye devam ettim. İlk kez bu kadar samimi görünüyordu.

" Ben yemekten sonra odama gittiğimde içeriden bir gürültü koptu. Merak ettiğim için içeri gittiğimde ev yanık kokuyordu. Annem, babam ve Yeji unnie yoktu. Ben de korktuğum için hızlıca evden çıktım."

Anlattığı olay ve çizdiği resim bağlantılıydı. Resimde eski bir anıyı çizmişti. Acaba olan şeyler derken neyi kast etmişti? Ne olmuştu da bu kadar korkmuştu? Söylememesi de biraz tuhaf, biri tarafından uyarıldı mı acaba?

" Peki sonra? "

" Sonrasını öğrenmek istiyorsan bu akşam ki konsere git."

"Yoona bu ciddi bir iş..."

"Başka bir şey söylemeyeceğim."

Yanımdan kalkıp, boyama kitabının yanına gittiğinde konuşmayacağından emindim. Ne yani şimdi Hwang'ın konserine mi gidecektim? Lanet olsun! Konserleri hiç sevmiyorum.

Yeni bölümmm

Biraz geç geldi kb

Galatasaray maçını izliyorum yoksa bölümü çoktan atmıştımmm

Oy vermeyi unitmayınn 🌟🌟🌟🌟🌟

Oy vermeyi unitmayınn 🌟🌟🌟🌟🌟

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sevgili Dedektif // RyejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin