13

253 21 25
                                    

"Sence sikişmisler midir?"

"10 dolara bahse varırım yapmışlardır."

Duyduğum seslerle gözlerimi araladığımda tepemde bize bakan üç kişinin olduğunu fark ettim. Küçük olanla göz göze geldiğimizde gözlerimi kocaman açmıştım. Siktir... Yakalandım! Hızla battaniyenin altına saklandığım da Hwang'ı uyandırmıştım.

"Dedektif sabah sabah ne oluyor?"

Uyandığında o da diğerlerini görmüş olacak ki derin bir nefes almıştı.

"İzinim olmadan giremezsiniz demedim mi ben!"

Sesi o kadar gür çıkmıştı ki dünkünden eser yoktu. Yani tatlı konuşmasından bahsediyorum. Ne kadar fesatsınız siz? Odanın kapısının kapandığını duyduğumda yavaşça battaniyenin altından çıktım. Hwang ile göz göz geldiğimizde bakışlarımı başka tarafa geçirdim.

"Sakinlemiş gibisin dedektif. Biraz da aklın... Başka yerlerde."

İma ettiği şeyle hızla ona döndüm ve battaniyenin altından tamamen çıkıp doğruldum.

"Hala bir polis olduğumu unutma!"

Ben ona bağırırken onun gözleri başka bir yerdeydi. Gözlerini takip ettiğimde t-shirtümün açık kalan kısmına baktığını gördüm.
Beni yiyecekmis gibi bakarken hızla açık kalan kısmı kapatıp ona döndüm.

"En iyisi aşağı inelim."

Yataktan kalkıp hızla odadan çıktım. Aşağı inen merdivenlerden inerken bandajımın bacağımda olmadiğıni fark ettim. Çok mu deli yatmıştım? Tekrardan utanarak aşağı indiğimde diğerlerini yemeklerle dolu masada otururken bulmuştum.

"Gunaydın yen- başkomserim."

"Günaydın."

Sesim onlara karşı hala sertti. Özellikle Yoona'ya karşı, beni oldukça iyi kandırabilmişti cidden. Kızın Oscar falan alması gerekiyordu. Kimseden izin almadan masaya oturduğumda biraz şaşırmışlardı.

"Sabahki halinden eser yok dedektif."

Hwang'dan öğrendiğim kadarıyla Jisu söylemişti bunu. Bana meydan okuduğunu biliyordum ve kabul ettim de.

"Sabah bir an görünce korktum o kadar."

Önümdeki tabağıma biraz peynir, ekmek, sosis ve bal aldığimda rahatlığıma hayran kalmışlardı doğrusu. Onları umursamadan kahvaltıya başladiğımda Hwang geldi. Bana hayretle bakarken sessiz bir diyolog geçirdi diğerleriyle. Onları umursamadım ve doyacağım kadar yedim. Karnım doyduğunda masadan kalkıp mutfağa ilerledim. Yemek salonu ile mutfak birleşikti. Sonuçta ünlu bir şarkıcıydı. zengin olması doğaldı.

Ben ellerimi yıkarken mutfağa birinin girdiğini duydum. Ayak sesleri bana yaklaştığında tahmin edemediğim bir şey oldu. Hwang belime sarıldı ve boynuma öpücük kondurdu.
İrkilerek ona döndüğümde bana gülmüştü.

"Neden utanıyorsun dedektif? Seninle zaten bunu yapmıştık."

Göz devirip kollarının arasından kurtuldum. Ardından mutfaktaki adaya ilerledim ve kahve makinesinden kendime kahve yapmak için malzemeleri zor olsada bularak kahve yaptım. Kahve pişerken sanki Hwang orada değilmiş gibi davrandım. O ise mutfak ile yemk salonunu ayıran kapıyı kapatıp perdesini çekti. Bunu neden yapmıştı ki?

Daha sonra yavaş adımlarla yanıma geldi ve önümde durdu. Bana doğru yaklaştıkça geriye ilerledim ancak ikinci adımımda sırtım adaya yaşanmıştı. Bu yüzden adaya çıkarak oturdum ama oturmamla anladım ki Hwang'ın planı zaten buydu. Elleriyle bacaklarımdan tutup kendine çekti. Ani bir yakınlaşma ile refleks olarak ellerimi omuzlarına koydum.
Giderek bana daha da yaklaştı. Nefesini artık dudaklarımda hissediyordum. Dudakları yavaşça değerken (bir dakika ezan okunuyo.) (Bitti) sağ eli bacağımdan belime doğru çıktı ve yavaşça belimi okşadı.

Sevgili Dedektif // RyejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin