Ahmet

25 2 22
                                    

Yarından geci yok komiserle görüşüp bu yazıları ona vermem gerekiyor. " diye düşündü. Bu sebeple son durum üzerine bilgi de alabilirdi.

Hikayede Sona Sultanlı hakkında gerçek bilgilerden oluşuyordu. Onu okurlarsa kadın hakkında daha fazla bilgi edinerler diye düşündü. Fakat önce kendisi okuyup bitirmeliydi. Onunla ilgili her kelime her cümle kiymetliydi. Öleceğini biliyor gibi hikaye ona hitaben yazılmıştı.

Sona Hanım'ın öldürüldüğünü sorgudayken öğrense de hala taziyesine gitmemişti. Birkaç defa Yeterle evlerine de getmişliği vardı. Oğulluğunu da tanıyordu. fakat ölmüş olsa bile O olaydan sonra karısıyla ilgisi olan kimseyi görmek istemiyordu. Buna rağmen Sona Hanım'ın ölümü aklını çok karıştırmıştı. Hayatı yeterince karışık olan kadının ölümü ona garip gelmesede karısının onunla neredeyse aynı günde ölmesi tühaftı.

"Ah ah Yeter, sana söylemiştim değil mi?" dedi kendi kendine mırıldanarak.

Bu sebepten en son tartıştıkları günü hatırladı.

Ahmet yatak odasında aynanın önünde ruj süren karısına
"o kadınla görüşmeni istemiyorum." diyerek Yeter'in onunla görüşmesine karşı olduğunu bir daha belirtti üstüne basa basa.

Yeter;

"Ne kadar kıskançmışsın. Seni böyle bilmezdim." diyerek kızgınlıkla çantasını alıp kapıya doğru yürüdü. Ahmet, karısını zorla tartışmaya sokmaya çalışıyorcasına

bağırıyor, kendisini haklı çıkarmaya çalışıyordu.

"Hayır, kıskanmıyorum, asıl o, bizim birbirimize bağlılığımızı kıskanıyor."

Bunu duyan Yeter, kapıyı kapatıp yatak odasına geri döndü. Kocasının önüne dikilip, sinirle sordu.

"Sana inanamıyorum, yaşlı kadından ne istiyorsun? Neden bu kadar nefret ediyorsun ondan? sana ne yaptı kadın?"

Ahmet omuzlarını silkti. Karısının sorusuna bir cevap bulamayıp söylediklerinde ısrar etti.

"Bana hiçbir şey yapmamış olabilir, fakat onun bizi sevmediğini düşünüyorum. Hatta düşünmüyorum, apaydın görüyorum. Senin gözün kör olmuş, o seni kullanıyor."

Yeter Ahmet'in son söylediklerine dayanamadı.

"Ne diyorsun sen? Nasıl kullanıyor beni? Onun için tek yaptığım şey evine gidip sofrasında oturmak, sohbet etmek, dertleşmek. "

Ahmet eline koz geçmiş gibi hemen saldırıya geçti.

"Yaa gördün mü? Dertleşmek. Seninle dertleşsin, derdini sana anlatsın diye yanında tutuyor. Nesin sen, kimsin sen? Sen o kadının nesisin? Annesisin, babasısın, kocasısın? Söylesene "Dert Anlatma Kulübü" müsün yoksa?"

Yeter Ahmet'in son sözlerini duyunca çok kızdı, onunla tartışmanın namümkünlüğünü bir daha hatırlayıp kestirip atti.

"Yeter artık, daha fazla konuşmak istemiyorum bu konuda. Ne konuştuğunu bilmiyorsun sen. Egoistsin. "

"Ne diyorsun? Kimdi egoist olan. Sen mi ben mi?"

"Egoistsin işte. Kendinden başka kimseyi düşünmüyorsun. Birinin sana ihtiyacının olması, seninle konuşması neden bu kadar kötü, birşey anlamıyorum. "

Yeter de Ahmet de bir anlık sustu. Bu sükutun üzerine Yeter,

"seninle konuşulmuyor, neyse.... ben gidiyorum.." diyip arkasından tartışmayı sürdüren Ahmet'e aldırmadan çekip gitti.

O tartışmadan sonra bir daha bu konu hakkında konuşmadılar. Yeter ise o günden sonra Sona Hanımla buluşurken de, buluştuktan sonra da onun hakkında hiçbir şey söylemedi. Böylece aralarındaki soğukluk git gide artarak bir çığ gibi büyüdü.

Neden?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin