Karakol III

18 3 9
                                    

Sait Başkomiser, Sona Sultanlı'nın dosyasını yeniden okuması gerektiğini planlarken bir yandan da sorgu esnasında gereken diğer soruları da sorup Ahmet'i götürmelerini istedi.

Belki bu doğrultuda yürünürse her iki cinayet de çözülürdü.

'adli tıp raporları çıksın göreceğiz' diye düşünerek odasına geçti. Sona Sultanlı'nın dosyasını alıp sayfalarını çevrmeye başladı.

'Genellikle hırsızlık üzerinde dururluyor. Belki de adam doğru söylüyor olaydan haberi yoktur. Karısıyla münasibetleri malum. Peki bu kadının onun karısıyla yakınlığı nedir?"

Bu arada Fikret komiser elinde raporla odaya girdi

"Adli tıptan otopsi raporu geldi  Başkomiserim.  Sait raporu incelerken adamı burada daha fazla tutamayacağını anlamış, bunu gerçekleştirmemek ve gözaltı süresini uzatmak için ne yapacağını düşünüyordu.

Başkomiser dikkatle raporu okuyup arkadaşlarına döndü.

"Rapora göre maktüle, yani Yeter Kemal, saat 22:30 sularında kafasından aldığı darbe sonucu vefat etmiştir.  Kafasından aldığı darbe düşmeden kaynaklanmıyor. Biri tarafından darp edilmiş. Kadının öldürüldüğü kesinleşti. Fakat şüpheli  o sıralarda dışarda olduğunu söylüyor. Komşular da onun bir saat sonra, yani 23:30 da falan geldiğini söylüyorlar. " deyip sustu ardından kendisiyle konuşurmuş gibi mırıldandı.

"Ya arada geri gelip, yeniden geri gittiyse." Sait elindeki raporu masaya bırakıp, Fikret'e döndü
"Kameralar çalışmıyor zaten. Apartmanda daha kapsamlı araştırma gerekiyor. Gittiği lokantanın kameraları yeter şimdilik, sokaktaki dükkanlarınkine de bakılmış bir şey gözükmüyor, apartmanın önünü gören tek kamera kendi kamerası, o da çalışmıyor ne hikmetse.
Bu kameralar işe yaramaz, gerektiği zaman çalışmaz zaten. Serhat'ı da yanına al  Gidin bakın şu lokantaya." 

Fikret ve Serhat lokantanın kameralarından   Ahmet'in orada tam iki saat vakit geçirdiğini tesbit ediyorlar. Lokantadan çıktığı saat 22: 23.  Ardından kapının önünden bir taksiye bindiyi görülüyor. Adam sarhoş, ayakta duramıyor. Bu durum Ahmet'in kadının öldürüldüğü sıralarda evinde olabileceği ihtimalini kesinleştiriyor. Neticede onbeş dakikalık yol. Taksiciyle konuşmak gerekiyordu.

"Gerçi taksici bakalım adamı hatırlayacak mı? Günde kaç kişi alır arabaya Allah biliyor," dedi Serhat Fikret'e bakarken. Fikret komiser,

"bir konuşalım da hatırlayıp hatırlamadığını göreceğiz" diye Serhat'a acele etmesini söyledi. Plakayı alıp aceleyle taksi durağına koyuldular.

   Düşündüklerinin aksine taksici adamı hatırlıyordu. Komiser, yanılabiceğini, resme dikkatle bakmasını söyleyince, şoför küplere bindi.

"Komiserim, nasıl hatırlamam. Arabamı mahvetti pis herif. Zaten böylelerini barındırmayacaksın bu ülkede. Ne içmesini bilerler, ne konuşmasını. Kardeşim içemiyorsun, içme o kadar, " diye söylenip ardından komisere sordu.

"Ne yaptı komiserim, neden arıyorsunuz?"

"Dün gece karısı evde ölü bulunmuş, dışarıda olduğunu söylüyor, teyit etmek zorundayız. Saat kaçta varmış olabilir evine sizce?"

"Arabaya kusunca hayli oyalandık. Hem ben onu yarıyolda indirdim arabadan. Çok kızmıştım. Az kalmıştı zaten."

"Kaç dakikalık mesafede?"

Taksici biraz düşündü.

"Dakikasını bilmem ama o halde yürürse,  on, bilemedin, onbeş dakikaya ulaşabilir evine ."

Komiser,
"ifadeniz için  teşekkür ederiz,  fakat karakola gelmeniz gerekiyor."
"Ne demek efendim, mutlaka."
Fikret adama ters ters baktı.
"Komiserim, diyeceksiniz "
Taksici yutkunarak yanlışını düzeltmek için tekrarladı.
"Afedersiniz komiserim"
Serhat komiser önce Fikret'e ardından adama bakıp

"Bu kadar bilgi yeter bize."

Şoför "Ne demek, yardımcı olabildiysem  ne mutlu bana." diyerek teşekkür etti. Ardından dayanamayıp merakla sordu.

"Ne yani şimdi bu adam  karısını öldürmüş mü?"

Serhat komiser ayağa kalktı duraktan çıkarken geriye dönüp gülümsedi.

"Hayır, suçsuz bir adamı hapisten kurtardınız bu ifadenizle "

Taksicinin yüzü düştü. Adam suçlu çıkmadığı için morali bozulmuş gibi oldu. Arabasını kusmuğa boğduğu için kinlenmiş olacaktı. Polislerin ardından bakarak, konuşulanları hatırladı. Komiserin son sözlerini hatırlayınca kendinden razı tavırla arkadaşlarına döndü
"Gidebilir miyim?"
Sandalyelerde  oturan taksicilerden biri

"Git, git tabii, biz seni idare ederiz."
deyip diğerine baktı onay almak ister gibi.
Diğeri de onu onaylamak niyetiyle

"Git, git. Merak etme sen" deyip saatine baktı.
"Mesainin bitmesine az kalmış zaten, hadi."

Adam edayla  kapıya yöneldi.

"Hadi eyvallah, gidelim hayat kurtaralım" deyip odadan çıktı. Kapı kapanır kapanmaz ardından gülüş sesleri duyuldu.

Şoförle konuşan Komiser ikna olmuştu. Taksici adamın onu hayli oyaladığını, işine gücüne geç kaldığını söyleyip durdu. O yüzden adamı yarı yolda indirdiğini, iyi de yaptığını ilave etmişti.
Komiser taksiciye emin olması için resmine tekrar iyi bakmasını isteğince. Taksici;

"tabii ki odur, onu unutmam ne mümkün. Durağa geldikten sonra gecenin köründe iki saat araba yıkattırdı bana. Hem günde kaç kişi arabaya kusar ki?" diye cevap vermişti. Bu durumda Ahmet'in karısını öldürmesi imkansızdı, hatta bu hesapla onun eve 23:10 da değil 23:30 da filan gelmesi lazımdı. "
Fikrete düşüncelerini söylediğinde
"İyi halt etmiş gibi de söylüyor yarıyolda indirdim" diye. Evine götürseydi belki de öldürülmeyecekti kadın."
Serhat onun söylediklerine katıldı ve
"Belki de katille rastlaşacaktı." deyip arabayı çalıştırdı.

Neden?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin