Not: Geçen bölüm beni oldukça yıprattığı için bir süre fic yazmama kararı almıştım. Ama ben tutarsız bir insanım. Ruh halim çok çabuk değişebilir. Bu berbat ve aynı zamanda harika bir özellik. Kısacası, bu bölümü düşünecek çok da zamanım yoktu ancak böyle bir şeye ihtiyacım vardı. Yani ihtiyacımız.
.
.
.
.
.
.
...Altı bin yıl civarında bir birliktelikleri olmasına rağmen bu gezegenin ve üzerindekilerinin ufak tefek şeyleri bile ilk günkü gibi keyiflendiriyordu. Az ileride el ele tutuşan iki küçük insanın pek de dengeli sayılmayan adımlarını izlerken istemsizce gülümsedi bu yüzden. En fazla iki yaşında gibi duruyorlardı ancak bundan çok da emin değildi, çocuk gelişimi uzmanlık alanı sayılmazdı.
İsa'nın bu yaş civarlarını hatırlıyordu ama onun da doğumunun üzerinden 2022 yıl geçmişti, arada insanların biyolojik birtakım değişikliklere uğradıklarını biliyordu. Onu hayrete düşüren şeylerden birisi de buydu, uyum sağlama kabiliyetleri. Hoş, uyum sağlama konusunda ayak uydurması gereken kendisiydi, altı bin yıldır insanların arasında sanki onlardan biriymiş gibi dolanıyordu. Yalnız da değildi tabii, bankta hemen yanında oturan kişi de aynı yolun yolcusuydu. Birtakım dezavantajlarına rağmen kendisinden çok daha iyi olduğu belliydi hatta. Gerçi "işini" avantaja dönüştürmüş olduğu da söylenebilirdi tabii.
Aziraphale aklından geçirdiği kişiye doğru döndü, Crowley elindeki gazeteyi okuyor gibi görünme konusunda harika bir iş çıkarıyordu yine. Şeytan kendisine baktığında istifini bozmadan bir şeyler mırıldandı.
"Çaktırma ama tam karşımızdaki kırmızı gömlekli adam aptalca bir şey yapacak."
Çaktırma dediği için Aziraphale bakışlarını yavaşça karşıya çevirdi, birkaç dakikadır ördekleri besleyen iki genç adamdan zayıf olanı kast ediyordu Crowley. Bir süre ikiliyi izledi; ördeklere yeşil bir şeyler atıyorlardı, muhtemelen marul, pofuduk kuşların keyifli hallerini cep telefonlarıyla kaydediyorlardı bir yandan da. Kırmızı gömlekli elindeki marulları yanındakine verdi, üzerinde yeşil bir kapüşonlu vardı genç adamın. Hatta onu da ördeklere atmakla ilgili bir espri yaptılar. Bu şapşal halleri gülümsetti onu. Hâlâ kırmızı gömleklinin aptalca ne yaptığını anlayamamıştı.
Bunu sormak için Crowley'e döndüğünde sayfanın aynı noktasına bakmaya devam eden şeytan onu cevapladı hemen, "Bekle ve gör."
Bunun üzerine tekrardan karşısındakilere döndü Aziraphale. Yeşil kapüşonlu elindeki marul parçalarını atmaya devam ederken kırmızı gömlekli birkaç adım geriye gitti. Tedirgin bir şekilde etrafına baktı ve omuzlarını dikleştirdi. Ah, hayır. Arkadaşını suya itmeyecekti, değil mi?
Derken kırmızı gömlekli cebinden bir şey çıkardı ve tek dizinin üzerine çöktü. Aziraphale olayı anlayana kadar yanındaki Crowley homurdanmaya başlamıştı bile, "İşte başlıyoruz."
Yeşil kapüşonlu haricinde etraftaki herkes kırmızı gömleklinin diz çökmesini görmüştü ve neyin yaklaştığını anlamıştı. Yeşil kapüşonlu elindeki son marul parçasını attıktan sonra soluna döndü ve aradığı kişiyi yere daha yakın bir seviyede buldu. Yüzündeki şaşkınlığı açıkça görebiliyordu Aziraphale; küçük bir dehşet anından sonra kavrama, sevinçle karışık göz yaşları ve kendisine sorulan soruya titreyen bir sesle evet diye cevaplama kısacık bir anda oluvermişti. Kırmızı gömlekli tekrardan ayağa kalktı ve ikili etraftakilerin alkışları ve ıslıkları arasında birbirlerine sarılarak öpüşmeye başladı.
Aziraphale de kendini alkışlarken bulmuştu, iki insanın sevgi dolu anı yüreğini ısıtmıştı. Yüzünde gülümseme ile Crowley'e döndü, şeytan sonunda gazeteyi indirmiş ve karşısındaki olayı suratındaki tatminsiz bir ifade ile izlemeye koyulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Good Omens: Bigâne (One-Shots)
FanfictionMelek Aziraphale ve Şeytan Crowley yanlış tercihlerinin sonuçları olacağını biliyorlardı ancak böylesine ağır bir cezayı ikisi de beklemiyordu. Cehennem ateşinde yanmaktan ya da kutsal suya bulanmaktan bile beterdi bu. 2. Sezon finalinden sonrasına...