on beşinci bölüm, karşı çıkma kabul et

118 22 2
                                    

Lee Jihoon son kez ifadeye çağrılıp nihayetinde tekrar serbest bırakıldığında bu son suçlanışıydı. Soonyoung'u son kez görüşü, itiraf etmek için son şansıydı. Ancak o sorgu odasında ona ağlayan gözlerine rağmen ufak bir tebessüm ile bakan Soonyoung'a ihanet edememiş hiçbir şey söyleyememişti.

Ona yardım edebilmek için ihanet etmek zorunda kalmak, anlaşmayı bozması gerekmek çok zordu. Soonyoung resmen onu kapana kıstırmış gibiydi. Nihayetinde Jihoon o günde tıpkı önceki sefer olduğu gibi karakoldan çıktı.

Annesiyle birlikte eve döndüklerinde onun için üzülen kadına takılamadı bile. Soonyoung'un ifadesini ve gülümsemesiyle sığındı annesine. Yük olmaması için tek kelime dahi edip annesini üzmemek için tüm yükünü sırtlanan Jihoon o gece sadece Soonyoung için ağladı.

Nihayetinde bu olayın böyle kapatan polis ekiplerinden sonra herkes hayatına döndü. Biten okulda sınav sonrası büyük bir şenlik varken Jihoon içi buruk izledi bu şenliği. Nihayet o dört duvardan ibaret okuldan kurtulduğuna sevinerek çıktı.

Ancak Jihoon rahatlamış olarak çıktığı okuldan evine doğru o güzergâhta yürüdüğünde etrafında onun siluetini aradı. Kenarda köşede onunla birlikte bir Soonyoung olması için sürekli etrafına bakınsa da göremedi. Uzun tünelin ortasında durduğunda Sangwoo'dan kaçarken onun motoruna binip ilk defa evine gittiği o yere gelmişti.

Anıları canlanınca dayanamadı Jihoon. Onun motoruyla durup baktığı yerde oturup ağlamaya başladı. Bunun bu kadar zor olabileceğini hiç düşünemezdi. Soonyoung'u bu denli özleyeceğini, hayatının bu denli ağırlaşacağını hiç tahmin edememişti.

Jihoon bu ağırlıkla yaşamaya çabalamaya devam ettiği bu süre Soonyoung'a dair ne haber alabilmiş ne de bir şey duymuştu. Günler sonra üniversite sınavı sonuçları açıklandığında bile hevesi hep kursağında baktı puanına. Yüzünde yarım bir gülümsemeyle başardığına sevinse de bunun gerçek olduğuna inanamıyordu.

Gerçekten başarmıştı ve bunu tamamen Soonyoung'a borçluydu.

Bunu bilerek puanına baktığında bu puanı başarının kendisi ve çözdüğü sorular değil onun için kendi hayatını tamamen feda eden Soonyoung olduğunu biliyordu. Bu sandığından daha berbat hissettirdi. Hep bu anın hayalini kurmuş olmasına karşı hayallerini tam yaşamamış olmanın bu kadar ağır olması hayatın acımasız yüzüydü.

Puanlar açıklandıktan bir süre sonra da Jihoon annesiyle birlikte üniversite için valiz topluyordu. O gün omuzlarında yükle çıkacağı yolun hazırlığını yaparken bu lanet şehirden kurtulacağı için hem seviniyor hem de geride bıraktığı Soonyoung'u düşünmeden edemiyordu.

Deli gibi gitmek isteyen yani adımlarını çekingen atıyor ve sürekli arkasına bakıyordu.

Bunlardan bihaber olan annesiyle eşyalarını toplarken ne alıp ne almayacağını çok kafasında toparlayamıyordu açıkçası. Üzerine kapı çaldığında bir şeylerin ters gittiği endişesi ikisinde de belirdi. Annesi ona sakin bir sesle konuştu.

"Sessiz ol, gidip kontrol edeceğim."

Halen onu arayan alacaklılarının kapıya dayanmış olmasından korkarak sakince beklediklerinde Jihoon sakince valizinin başında eşyalarını katlamaya devam ediyordu.

"Merhaba, hanımefendi."

Duyduğu ses ile duraksadı Jihoon. Bu polis memuru Mingyu'nun sesiydi. Dönüp kapıya baktığında onu görmek içinde bir yerlerin paniklemesine ve belki Soonyoung'tan haber olabileceğine dair heyecanlanmasına sebep oldu. Rahatça konuşabilmek için kapıya çıktı.

"Bu yakınlardaydım. Seni tebrik etmeye geldim."

İkili konuşurken annesi içeride eşyaları toplamaya devam ediyordu. Sitenin girişinde Jihoon duvara yaslanmış bir şekilde ona bakıyordu. Jihoon hiçbir şey diyemedi.

Better Days | SoonhoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin