Jihoon evire çevire dayak yedikten sonra okula gittiğinde sınava çok kısa bir süre kaldığı için ilk ders sınıf hocası konuşma yapıyordu. Sınava o kadar az bir süre kalmıştı ki nihayet her şeyin son bulacağına inanarak oturuyordu o sırada.
"Sınav yerlerinizin mesafesini kontrol edin. Ulaşım süresini hesaplayın. Mutlaka 15 dakika önceden varmış olun. Duydunuz mu beni?"
Sınav sabahı için önemli ayrıntılardan bahseden hocayı çoğu pür dikkat dinliyordu.
"Evet, efendim."
Hep bir ağızdan verilen onaydan sonra sınıf öğretmeni masanın üzerindeki kutuyu açtı.
"Sınav giriş belgelerinizi vereceğim."
Sadece bir iki isimden sonra kendi ismini duyan Jihoon sırasından kalktı. İkiye vurulmuş saçları ve yüzündeki ufak tefek kızarıklıkları ile sınıfın ortasında yürürken bir sessizlik oldu. Ona bakan mahcup gözleri görebiliyordu. Jihoon onları yadırgamıyordu. Bu bakışları sadece birkaç ay önce kendisi de Jiyo'ya atıyordu.
Sınıf öğretmeni isimleri okumaya devam ettiğinde Jihoon sırasına geri döndü. Geri döndü dönmesine ancak yanındaki de arkasındaki de kızın ona baktığını hissedebiliyordu. Dönüp yanındakine baktı. Onun bakmasıyla gözlerini kaçıran kıza bir süre baktı.
Kimse bulaşmak istemiyordu. Jihoon sınava giriş kartında fotoğrafına baktı. Oradaki uzun saçlı halinden eser yoktu şimdi. Bunu daha fazla düşünmek istemedi. Sınava çok az kalmıştı. Bunu başaracaktı ki ya da bunu başaracağına inandı. Nihayet okulun son günlerini yaşarken bunu başardığına inandı.
Ancak Jihoon için bir şeyler ters gitti. Hayatının tamamen bittiğine inandığı bir raddeye geldi ve yaşanan büyük bir olay yüzünden evine döndü. O kadar dayanılmaz ve kahredici bir duruma sokmuştu ki kendini sınavdan önceki gece annesini arayarak teselli olmak istedi.
"Anne güveniyor musun bana?"
Annesinin sesi hiç düşünmeden çıkıverdi.
"Tabiki benim küçük oğluma güveniyorum."
Jihoon onca şeye rağmen direnebildiği için bunu annesine göstermek istedi.
"Başarılı olacağım."
Sınava girmeden önceki gece bile oturduğu çalışma masasında annesinin sözleriyle teselli oluyordu.
"İyi haberlerini bekliyorum."
Annesinin ondan ümit bekleyen sesiyle uyandı sabaha Jihoon. Okulun birkaç gün önce bitmiş olmasına sevinme fırsatı hiç olmamıştı çünkü Sangwoo çoktan hayatını karartmıştı. O sabah sınava uyandığında da kalkıp tek başına gitti.
Son zamanlarda yan yana görülmemeleri gerektiğine inandığı için Soonyoung ile görüşmüyordu. Yağmurlu bir sabahta ilk defa tek başına okula gitti. Sınav başlayıp içeri alına kadar Jihoon kenarda sürekli tekrar yaptı.
Biraz ötede velilerin arasında onu bekleyen Soonyoung olduğunu bilmeden son kez büyük bir gayretle tekrarlarını yaptı. Soonyoung'un arkasından ona iyi şanslar dilediğini bilmeden girdi o okula. Görevlilerin uyarılarını dinledi ve sınav kâğıdının önüne gelmesini büyük bir heyecanla bekledi.
Jihoon sınavının ilk oturumuna girerken her şeyin bir felaket olmadan öncesi olduğunu bilmiyordu. Sınavda büyük bir özveriyle her şeyi çözerken ruhu duymadı. Sınav bitip zil çaldığında pencereden dışarı baktı.
Hiç kesmeden yağan yağmur o gün onların bahtsızlığı adına vardı. Sürekli yağan yağmur toprak kaymalarına sebep olmuş ve gömülü Sangwoo'nun cesetinin ortaya çıkmasına sebep olmuştu. Lakin Jihoon bunların hiçbirini bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Better Days | Soonhoon
FanfictionOkul ve aile hayatında fazlasıyla zorlanan Jihoon üniversite sınavına girebilmek için büyük bir mücadele vermektedir. Nihayetinde bu mücadelesinde ona destek olacak biriyle tanışır.