"Sen... ah!..." diyerek derin bir soluk verdi Lona'nın üzerinden yavaşça ayrılırken, "Harikasın!" diyerek fısıldadı kulağına genç adam. Kendini uzun zamandır bu kadar iyi hissetmemişti. Kolları arasına çekerek, nazik bir şekilde sarıldı büyüleyici varlığın arkasından Theodore. Onun nasıl hissettiğini bilmiyordu ama mutlu olmasını istiyordu. Hatta bunu duymak istiyordu. Birlikteliklerinin iyi olduğunu duymaya ihtiyacı vardı. Hayatı boyunca böyle iyi bir şey yaşamamıştı. Lona gerçekten de olağanüstüydü. O rüyalarının kadınıydı. "Sen iyi misin?" dedi genç adam, bir yandan da gri saçlarını kokluyor ve o muhteşem kokusunu içine çekiyordu. "Lütfen iyi olduğunu söyle... bunu duymak zorundayım." Genç adamın bekleyişi onu biraz gergin bir hale soksa bile kollarında tuttuğu muhteşemliğe bir kez daha kapılmak için ağzından çıkacakları bekliyordu. Yavaşça kollarının arasında hareket etti Lona. Artık yüz yüze gelmişlerdi. Baştan aşağı farklı olan bu varlık her haliyle inanılmaz, her haliyle büyüleyici olmaya devam ediyordu. Theodore elini nazikçe koruyucunun yüzünde gezdiriyor ve ona ilgisini gösteriyordu. Şefkatli dokunuşların çılgın dürtüsü, koruyucuyu da harekete geçirmişti. O da aynısını yaparak, nazik bir şekilde Theodore'un o çekici yüzüne dokunmaya başlamıştı.
"Bu..." diyerek duraksadı Lona. Sözlerini toparlamaya çalışıyordu. "Kendimi iyi hissettirdi."
Rahatlamış bir şekilde nefesini vermişti genç adam. Bu sözleri duymayı büyük bir sabırsızlıkla bekliyordu. "Sevindim." Theodore'un masmavi gözleri, koruyucuya büyük bir samimiyetle ışıldıyordu. Onun gözlerinde kaybolduğunu biliyor ve her geçen dakika ondan daha çok etkileniyordu.
"Bunu sürekli yapmalıyız..." diyerek aniden söylendi Lona. Neden söz ettiğinin veya nasıl karşılanacağının farkında bile olmadan. İnsanlara özgü şeyler her zaman gizli ve özel tutulurdu, bu tarz konularda pek bilgisi olmadığından aniden sözlerini söylemişti. Duydukları karşısında Theodore hızla kahkaha atmıştı. İnanamıyordu. Ona kocaman sarılarak kendisine çekmiş ve kafasının üstüne iştahlı bir öpücük kondurmuştu.
"Aman Allah'ım! İyi ki insanların dünyasında yaşamıyorsun. Bu sözler onların sana bakış açısını çok farklı bir şekilde değiştirebilirdi." Theodore'un kahkası bir kez daha yankılanmıştı koruyucunun eşsiz şelalesinin ortasında. Ona baktıkça gülümsüyordu Lona. Onun bu kadar güzel gülmesine inanamıyordu. Dile getirmeseler de aynı şeyleri düşünüyorlar ve bir uyum içinde hareket ediyorlardı.
"Neden? Bu kötü bir şey mi?" dedi Lona. Gözlerindeki meraklı bakış, genç adamın seksi bir tavırla gülümsemesine sebep olmuştu.
"Hayır, tabi ki değil... ancak... bak ne diyeceğim, bu konuyu sonraya bırakalım ve bana birkaç numara daha göster." Theodore'un sevimli halleri gittikçe hoşuna gidiyordu gri saçlı sirenin. Dolgun dudaklarını hafifçe yukarı kıvırarak, ne yapması gerektiğini bildiğini düşünüyordu. Onu etkilemeyi çok sevmişti. Bu tarz basit numaralardan etkilendiği için bu durumu çok komik buluyordu ancak Theodore'u gülümsetmek, bedenine farklı bir enerji gönderiyordu. Yüzüne dokunduğu parmaklarını usulce çekerek, su çemberinin yüzeyine doğru kaldırmıştı. Parmaklarını yavaşça oynatıyor ve çemberin dışından, içeriye doğru su damlacıklarını çekiyordu. Theodore ise olacakları pür dikkat izliyordu. Lona'nın keskin bakışları ve suyu yönetme gücü birleşince ortaya eğlenceli görüntüler çıkıyordu. Su damlacıklarından oluşan şekiller sırasıyla okyanusun diğer canlılarına bürünüyor ve etraflarında yüzerek hareket ediyorlardı. Olup biteni hayranlıkla ve büyük bir keyifle izleyen genç adamın yüzündeki ifade, Lona'nın hafızasına sonsuza dek kazınmıştı. Genç adam su damlacıklarından oluşan gösteriyi dikkatlice izlerken, o da onun ifadelerini büyük bir dikkatle seyrediyordu. Kısa bir süre sonra bir çift göz tarafından pür dikkat izlendiğini fark eden genç adam hızlıca ona doğru dönerek, sıcacık bir öpücük daha kondurmuştu dudaklarına. Bu onun teşekkür ediş şekliydi. Lona'nın da asla itiraz etmeyeceği bir teşekkür.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen Kıyılar
FantasyOnlarca yıl önce gerçekleşeceği söylenen bir kehanet... Su altı krallığının anneleri, üç büyüklerden olan Aglaopheme, Ceysi ve Thelxiepia'nın huzurunda yaşayan denizkızlarının, Ceysi'nin insanoğluna duyduğu aşk yüzünden, insanlarla su altı canlılar...