Bölüm 2- Yeni Kurbanlar

9 2 0
                                    

Adanın dört bir tarafına yayılan borazan sesi, siren halkının dikkatini çekmişti. Yırtıcı, rahatsız edici ve uyarıcı melodiler eşliğinde adaya yayılan sesin anlamını herkes çok iyi biliyordu. Deniz kızları yeni avlarını getiriyorlardı. Adanın en kudretli ve büyük şelalesine tırmanan sirenler, okyanusun çarpıcı ve korkutucu sularına bakıyorlardı. Denizkızları suyun içinde adeta jet gibi geçip gidiyorlar ve hızlandıkça hızlanıyorlardı. Ada halkı büyük endişeler içinde birbirlerine bakıyorlar ve bu olanların nedenini merak ediyorlardı. Bunun üzerine Lona ve kız kardeşleri büyük bir hızla şelalenin en yüksek kayalıklarına çıkarak, halklarının arasında yerlerini almışlardı. Onların hızla tırmanışları ve ayak seslerinden sonra herkes sessizliğini sağlamıştı. Lona ve arkasında duran üç muhteşem asker kız kardeşleri dikkatli adımlarla ilerlemeye başlamıştı. Uçurumun kenarına geldiklerinde ise adaya doğru yüzen deniz kızlarını görebiliyorlardı. Lona donuk bakışları ile olanı biteni takip ediyordu. Sirenler ise büyük bir endişe ile "Koruyucu neler oluyor?", "Denizkızları neden bu kadar erken dönüyor?", "Borazanın bu kadar erken çalmasının nedeni nedir?", "Koruyucu bir şeyler söyle!", "Kehanet gerçekleşiyor mu?", "Kehanet!" diye söyleniyorlardı. Gittikçe sesleri yükseliyor ve korkuları da büyüyordu. Marissa, Genesis ve Keanna büyük bir şaşkınlıkla okyanusa bakmaya devam ediyor, bir yandan da kendileri arasında konuşuyorlardı.

Halkın endişelerinin artması üzerine Marissa, elini koruyucunun omzuna hafifçe koyarak, dalgınlığına son vermesini sağlamıştı. "Lona.. Bir açıklama yap!" diye söyleniyordu. Koruyucu ise yaşanılanların bu kadar çabuk gerçekleşmesine anlam veremiyordu. Kahinin sözleri kafasında tekrar ve tekrar canlanıyordu. En sonunda sirenlerin yükselen seslerini duyunca, hafifçe kafasını sağa doğru çevirerek, omzunun üzerinden olanları izliyordu. Korkunç parlak turuncu gözleri olanı biteni izliyordu. Kız kardeşlerine doğru dönerek, kocaman simsiyah gözlerinin içine bakmıştı. Onlarında endişeleri gözlerinden belli oluyordu. Herkesin kendisinden beklediği cevaplar olduğunu biliyordu fakat o da olanı biteni, herkesle birlikte öğreniyordu. Sessizliği sağlaması gerektiğini biliyordu bunun için elini hızlıca yukarı kaldırarak, sirenlerden susmasını istemişti. Herkes büyük bir dikkatle adanın koruyucusuna bakıyordu.

"Bende sizler kadar şaşkınım! Neler olup bittiğini öğreneceğim fakat saçma sapan kehanet hakkında konuşan her kim olursa olsun, gecelerini okyanusun en korkunç yaratıkları ile birlikte geçirir! Siren halkı! Annemiz Aglaopheme ile konuşup, sizi bilgilendireceğim! İşlerinize dönün! Hemen!" diye söylenen Lona, halkına büyük bir ciddiyetle bakıyordu. Adanın en yüksek uçurumunda duruyor ve herkesin gitmesini bekliyordu. Bir süre sonra koruyucunun isteği üzerine uçurum hızlıca boşaltılmıştı. Geriye kalan kız kardeşler ise Lona'nın vereceği emirleri bekliyorlardı. Denizkızlarının adaya yaklaşmalarına yarım günden az bir mesafe kalmıştı. Gün batımına doğru karaya çıkacaklardı. Lona, kız kardeşlerine arkasını dönerek okyanusun uçsuz bucaksız görüntüsüne bakmaya devam ediyordu. Keanna derin bir nefes aldıktan sonra "Bir şeyler yapmalıyız Lona!" diye söyleniyordu. Diğer kardeşlerde bir şeyler yapılmasını istiyorlardı. Gördükleri her şey kahinin sözlerini doğruluyordu. Yıllarca inanmak istemedikleri ve yaşlı kahinin sözlerini dinlemek istemedikleri kehanetin belirtilerinden ilki gerçekleşmişti. Kanlı ay gecesinden hemen sonra insanoğlunu avlayan deniz kızları, okyanuslarda görünmeye başlamışlardı. Lona okyanusa bakarak, soğukkanlı bir şekilde "Genesis! Annemizin yanına gitme vaktin geldi!" diye söylenmişti. Bütün kız kardeşler, koruyucunun söylediklerinden sonra büyük bir şok ile karşılaşmışlardı. "Koruyucu.. Lona! Annemiz Aglaopheme bizi krallığına çağırmadan gidemeyiz! Bunu çok iyi biliyorsun! Aksi halde.." diye konuşmasına devam eden Genesis, Lona'nın, "Sana ne söylediysem onu yap kardeşim!" diyerek söylenmesiyle lafını tamamlayamamıştı. Genesis, koruyucunun gözlerinin içine büyük bir öfke ile baktıktan sonra gözlerini sıkıca kapatıp kafasını öne doğru eğerek, görevini kabul ettiğini belirtmişti.

Bilinmeyen KıyılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin