Bölüm 8- Endişeli Bekleyiş

1 0 0
                                    

"Boynumun etrafındaki öldürücü derecede acı veren yaraları hissedebiliyordum. Yaraların açıldığı ilk saniyeden itibaren, bedenimin acılar içinde kıvrandığını, her hücremin birer birer yandığını hissedebiliyordum. Bir çelik kadar sağlam olan cildimin, kraliçe Aglaopheme'nin kusursuz savaş silahı ile temasında, olacakları tahmin edebiliyordum. Asıl tahmin edemediğim konu ise annemin yani kraliçemin bana bu şekilde zarar verecek olmasıydı. Bu adada doğduğum ilk andan itibaren bir kez bile emirlerine karşı gelmedim. Bir kez bile görevlerimi sorgulatmadım. Önce kraliçemi düşündüm. Duygularımın, düşüncelerimin onun yanında hiçbir önemi olmadığını söyleyerek kendimi ikna ettim. Bir savaş vardı. Savaşı yönetende bendim. Kraliçe tarafından görevlendirilen, korkusuz, acımasız, infazcı...

Küçüklüğümden beri en zor eğitimlerden geçtim. Dönüşüm içerisinde olan sirenlerin gördüğü eğitimlerden bile zorlu, korkutucu bir şekilde yetiştirildim. Tek düşmanımın insanoğlu olduğunu söyleyerek, aklıma ve kalbime her geçen saniye kazıyarak zamanımı geçirdim. Halkımın bir daha asla zarar görmemesi için en son parçam kalana kadar savaşacağıma yemin ettim. Ben Lona! Koruyucu Lona! Adanın koruyucusu. Su altı krallığının adadaki gözleri.. Kraliçesinin celladı.. Halkının karşı koyamayacağı kadar çekindiği, saygı duyduğu, güvendiği dönüşüm geçirmekte olan sireniyim.

Bedenim aldığım hasardan dolayı değil, yaşadığım hayal kırıklığından dolayı acı çekiyor.. Kraliçemi... Annemi... İlk defa... İlk defa hayal kırıklığına uğratmış hissettiğim için kendimden nefret ediyorum. Onlarca yıldır özlemini çektiğim annemi bu sebepten... böyle saçma ve gereksiz bir sebepten dolayı hayal kırıklığına uğrattığım için kendimden binlerce kez nefret ediyorum! Bunun bir kez daha yaşanmasına asla izin vermemeliyim! Asla! İnsanoğluna karşı nefretim ne kadar büyük olursa olsun, kural ihlali yapmamalıydım! Bu hataya nasıl düştüğümü bilmiyorum fakat bildiğim bir şey var ki, bu tarz bir durum asla tekrarlanmamalı! Asla! Kraliçeye olan sevgimin, saygımın ve sadıklığımın şüphesi olamaz ancak biliyorum ki böyle bir hatanın bedelini sadece ben ödemeyeceğim! Kraliçe Aglaopheme'nin öfkesi halkımızı yok etmeye yetecektir! Kendi hatalarımın bedelini siren halkı ödememeli! Buna asla izin vermeyeceğim! Kendimi kontrol edecek ve o iğrenç, aşağılık insanoğlu ile kalan son yıllarımızı, aylarımızı, günlerimizi çok dikkatli geçireceğim! Artık her zamankinden daha dikkatli olacağım! Olmak zorundayım!

Etrafımda beni sevenler kadar düşmanlarımın da olduğunu biliyorum! Hissediyorum! Çok yakınımdalar! Nefeslerini hissedebiliyorum! Yaşanılan talihsiz olayın anında kraliçeye haber verenin kim olduğunu biliyorum ama herkesin sırasının geleceğini ve benim asla kaybetmeyeceğimi görmelerini istiyorum! Öfkemi bir silah gibi kullanacak, bana karşı olanları tek tek ortaya çıkaracağım! Bu gün benim kanım aktı ancak yarın onların kanını akıtacağımdan emin olacağım!"

Lona suyun en dibinde gözleri kapalı, hareketsiz bir şekilde yatıyordu. Havuzun içinde bir ay kadar parlak gözüküyordu. Suyun gücü kendisini toplamasında yardımcı olmuş ve boynundaki dehşet verici yaraların onarılmasında büyük rol oynamıştı. Koruyucunun kusursuz boynu artık çizikler ile doluydu. Yaraların tamamı kapanmıştı ancak izleri çok net bir şekilde kalmıştı. Lona derin düşüncelere dalarak olanları tekrar ve tekrar yaşıyordu. Derin bir rüyanın içinde tıkılıp kalmış gibi hissediyordu. Korkunç ve gerçekçi. Acıdan bayıldığı için henüz uyanmamıştı. Gözlerini henüz açmamıştı. Etrafında hareket eden, boynundaki derin yaraları onaran her kabarcığı hissetmişti. Yaraların onarılması da açılması kadar büyük bir acı vermişti. Hiçbir yara acısını hissettirmeden geçmezdi.

***

Yaşanılan dehşet verici olayın arkasından tam tamına üç gün geçmişti. Üç gün boyunca koruyucu, hiçbir şekilde şelalesinden çıkmamıştı. Hala olduğu yerde kalıyor, baygın bir şekilde havuzun dibinde yatıyordu. Siren halkı, koruyucuyu bir süredir görmedikleri için meraklanmaya başlamışlar ve birbirleri ile neler olup bittiğine dair endişeli bir şekilde konuşmaya başlamışlardı. Adanın koruyucusunun birkaç gündür ortalarda gözükmemesinin büyük endişeleri ve karışıklığa yol açacağını bilen korkutucu üç kız kardeş Keanna, Genesis ve Marissa yaşanılanlardan sonra hiçbir şekilde şelaleye girememişlerdi. Lona'yı son gördüklerinde ağır yaralı olduğunu biliyorlardı. Onun isteği üzerine koruyucuyu yalnız bırakıp, şelaleyi terk etmek zorunda kalmışlardı. Koruyucunun verdiği emirler oldukça açıktı. Kendisi izin verene kadar hiçbir şekilde ondan izinsiz şelalesine girmeyeceklerdi. Kurallar her zaman geçerliydi. Lona'nın söylediklerine herkes uyacaktı. Bu duruma adada yaşayan her siren dahildi.

Bilinmeyen KıyılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin