Merhaba umarım iyisinizdir . Yeni bölümle geldim , çok bekletmeden başlıyorum . Oy ve yorum atmaya devam hepsini okuyorum ve çok mutlu oluyorum .
Yazardan
Jungkook, Taehyung'un ağladığını gördüğünde gülmesini kesmişti. Hatta sakin bir şekilde Taehyung'a taraf adımlamış ve nedensizce ağlamasını istemediğini fark ederek onu sakinleştirmek istemişdi . Ama Taehyung'un yardımına gelen çiftlik çalışanlarından biri olan Honjoo'nun bağırmasıyla, telaşla koşmaya başladı .
Hemen yanına gelerek yere çöktüğünde, Taehyung'un bayıldığını görmüş ve hiç beklemeden kucağına alaraq evlerine doğru ilerlemişti. Hızlı adımlarla kapıya geldiğinde ayağıyla kapıya vurarak annesine seslendi. Bir dakikalık bir sürede kapı açılınca bayan jeon, Jungkook'un kucağındakı baygın bedeni ve arkasındakı eşini gördüğü anda telaşla, salona doğru yürüyen oğluna sorular sormaya başladı.
"Jungkook, aman tanrım noldu bu çocuğa. Öldürdünmü yoksa ? "
Jungkook, Taehyung'u salonlarındakı koltuğa bıraktığında, yönünü annesine çevirip cevaplamıştı.
"Hayır anne bayıldı sadece ve ben bir şey yapmadım. Kümesdeki grukların altındakı yumurtayı almaya çalışınca onu kovalamaya başladılar. Sabah kahvaltı etmemişdi qaliba. Öğleye kadarda çalışınca, hem yorgunluktan hem korkudan bayıldı. Tabi tansiyonuda düşmüş ola bilir. Ben Namjoon'a haber vereyim gelip bi baksın."
Jungkook sözlerini bitirdiğinde annesi onu onaylamış, daha sonrada ikinci kata çıkmak için merdivenlere doğru yürümüştü. Jungkook'da cebinden az önce Taehyung tavuklardan kaçarken fotoğraf çektiği telefonunu çıkararak, Namjoon'u aramak için ismine tıklayarak kulağına götürdü. Bir kaç çağrının ardından telefon açıldığında da gözleri Taehyung'un üzerindeyken konuşmaya başladı.
"Alo Namjoon, sağlık ocağında mısın seni almaya geliyorum. "
" Jungkook evet burdayımda her kes iyimi, bir şeymi oldu ? "
"Geliyorum Namjoon, yolda anlatırım her şeyi. "
"Tamam bekliyorum."
Jungkook aramayı bitirdikten hemen sonra, salondan çıkmak için ayaklandığında, anneside elindeki ince battaniyeyle merdivenlerden inmiş ve Taehyung'un üzerini örtmüşdü. Daha sonrada ayakkabılarını çıkarırken, oğluna söylenmeyide ihmal etmiyordu.
"Sana söyledim. Ona ağır işler yükleme demiştim değilmi. O alışık değil bizim işlerimize. Üstelikde sabah erkenden çıkardın çocuğu evden, kahvaltı bile edemedi. "
Annesinin sözlerine sadece " sonra konuşalım anne" diye cevap veren Jungkook, hızlıca evden çıkarak arabasına doğru ilerlemiş ve yanına ulaştığı anda da kapıyı açarak sürücü koltuğuna oturup çalıştırmışdı.
Çok geçmeden zaten çokta büyük olmayan köylerindeki sağlık ocağına ulaştığında, sağlık ocağının kapısının önünde duran Namjoon'u görmüştü. Arabayı durdurarak indiğinde telaşla yanına gelen Namjoon, gözleriyle Jungkook'u süzmüş ve konuşmaya başlamıştı.
"Gördüğüm kadarıyla sen domuz gibisin. Çiflikte biri yaralanmamıştır umarım ?"
"Hayır merak etme kimse yaralanmadı ama biri bayıldı. Ben tansiyonunun düştüğünden şüpheleniyorum, ama yinede gidelim sen bi konturol et , nolur nolmaz. "
Namjoon başıyla onaylayarak sağlık ocağının kapısından içeri girmiş, bir kaç dakikanın ardından normal kıyafetleriyle ve elindeki çantayla geri dönmüştü.
Aslında Namjoon'un arabası vardı ama Jungkook, Taehyung bayıldığından beridir huzursuz hissetdiğinden, çiftlikde durmak istememiş ve onu almaya gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two opposite poles
FanfictionŞehirden nefret eden köylü Jeon Jungkook ve köyden nefret eden şehirli Kim Taehyung . Zıt kutupların bir birine çekilmesi . ( düz yazı ) Yan shipler : Nammin , Sope , Jinmi #1 - bangtan 12,9 bin hikaye arasından 🥇