24.

1.3K 85 192
                                    

Merhaba umarım iyisinizdir. Sonunda beklenen gün geldi çatdı. Bu bölümde sumut olacak. İsteyen çoktu ama, sumut okumak istemeyen varsa **** bu koyduğum yıldız simgesinden sonrasını okumasın. Başdan söyleyeyim arkadaşlar sumutda iyi değilim.Yinede bir şeyler yapmaya çalıştım. Uzun bi bölüm olacak. Oy ve yorum atmayı unutmayın, haydi keyifli okumalar.

Yazardan

Bay ve bayan jeonun tüm ısrarlarına rağmen, Taehyung'un evine dönmesinin üzerinden tam iki hafta geçmişti. Bay kim anlaşma süresinin bitmesine sadece iki hafta kala, gözleri ve yüzü ağlamaktan kıpkırmızı ve şişmiş olarak dönen bir Taehyung beklemediğinden oldukca şaşırmış ve endişelenmişti. Bu sebeptende geldiği gibi telaşla hemen oğluna sarılan bay ve bayan kim, göz yaşlarının sebebini sormuş ama Taehyung onlara sadece hıçkırarak geri dönüt vermişdi.

Ama tabi bu bay kimin, sen söylemezsen bay jeona soracağım diye elini telefonuna atmasına kadar sürmüş ve ailesinden bu güne kadar hiç bir şey gizlemeyen Taehyung yine dürüst bir şekilde her şeyi anlatmışdı.

Bay ve bayan kimde her zaman ve her kararında destek oldukları oğullarına yine aynı şekilde destek olmuş ve ne karar verirse versin arkasında duracaklarını bildirmişlerdi. Hatta babası onu bir az sakinleştirerek göz yaşlarını kendi elleriyle silerken söyledikleriylede, Taehyung bi yarım saatde babasının kalbinin güzelliğine ağlamıştı.

"Benim ilk ve tek göz ağrım, koca bebeğim ben sana kıyamam ki. Ağlama. Her bir göz yaşın canımdan geçiyor. Sen kendinden, sevginden eminsen bu tereddüt neden ? Hem anlatdığın kadarıyla oda seni seviyor ?"

"Ama b-baba biz, biz çok fa-farklıyız."

Taehyung o günde yine korkusunun esiri olmuş ve babasının söylediklerine rağmen, yaşam tarzlarının ve kişiliklerinin zıt olmasını savunmuştu. Ama ait olduğunu düşündüğü şehirde ve evinde geçirdiği iki haftada, sürekli eski yaşam tarzına dönmeye çalışsada başaramıyor, aklıdan da kalbindende bir saniye olsun çıkaramadığı insan ona rahat vermiyordu.

Özlemişti. Sadece bir kaç kez olan yakınlıklarında soluya bildiği kokusunu, normalde de büyük ve parlak olmasına rağmen kendisine bakarken dahada büyüyüp parlaklaşan gözlerini, yakışıklı yüzünü ve fırsatını bulsa bir ömür oturup sıkılmadan izleye bileceği gülüşünü deli gibi özlemişti.

Oysaki o çabuk sıkılan, çabuk vazgeçen biriydi. Şimdi neden unutmayı, vazgeçmeyi denemek bile istemiyordu ? Neden birinin yüzündeki tebessümü ömrünün sonuna kadar izlemek istiyordu ?

"Çünki Jungkook bu güne kadar gördüğüm hiç kimseye benzemiyor."

Diye cevapladı, kendi kendine sorduğu soruların tek cevabını yine kendi verirken.

"Belkide buydu beni ona çeken şey. Belkide farklı oluşumuzdandı bizim sevgimizin yoğunluğu."

Taehyung köyden döndüğünden beridir, sadece yakın arkadaşları Yoonhope çiftinin ısrarları sonucu iki defa dışarı çıkmış ve ikisindede de iki saatden daha az kalmıştı eskiden çok sevdiği lüks ve pahalı mekanlarda.

Şimdi de iki haftadır yaptığı gibi, yatağında uzanıyor ve aklındakı düşüncelere dalarak, sonunda kendiside kabullenmeye başlıyordu bi şeyleri. Çünki Taehyung nihayet anlamıştı. Bu güne kadar doğup büyüdüğü şehirden de, küçüklüğünden bu güne yaşadığı evinden de ve hatta onunla tanışmasına sebep olan hayalinden de vazgeçe bilirdi. Ama Jungkook'tan geçemezdi. Fakat şimdi de başka bi korku sarmıştı bedenini.

"Peki ya Jungkook vazgeçmişse benden."

Taehyung aklındakı cümleyi, diline döktüğünde kalbi kor düşmüşcesine yanmış ve hemen ardından da telefonunun sesi odasınıda yankılanmıştı.

Two opposite polesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin