20.

1K 84 79
                                    

Merhaba umarım iyisinizdir. Ben çok mutluyum çünki nihayet fic yazması için gazlayıp durduğum y8ngis nihayet  ficini yayımladı. Lütfen okuyup destek olalım.
Bu arada ficin hayalet okuyucusu çok fazla 😔 Oy ve ya yorum atmak bu kadar zor olmamalı. Böyle olunca yazacak hevesim kalmıyor. Ama işte bir kaç okuyucumun yorumları beni hâlâ devam etmeye teşvik ediyor. Fazla uzatdığımın farkındayım ama emeğe saygı lütfen.
Yeni bölüme başlıyorum ve her kese keyifli okumalar.

Taehyun'dan

Aptalım ben. Ani bir sinir ve kendime bile itiraf etmeye korktuğum kıskanclığımın esiri olarak Jungkook'u öpecek kadar aptalım. Bunu yapmamalıydım. Arkasında duramadığım sözlerim ve ya öfkeyle yaptığım yalnışlarım çok olmuştur bu güne kadar. Ama bu 26 yıllık hayatımda yaptığım, belkide en büyük hatamdı.

Hayır, büyük hata dediğim Jungkook'u öpmek değildi. Büyük hatam Jungkook'u öptükden sonra itmem ve sonrasında söylediklerimdi. Kalbini çok kırmıştım. Bu sefer sondu. Beni affetmeyeceğine emindim artık ve buna sonuna kadar hakkı vardı. Zaten kendimi affetdirmeyede çalışmayacaktım. Çünki olması gereken buydu.

Jungkook sahneden indikten sonra, yanımda tezahurat yaparak alkışlayan, dans eden ve öpüşen arkadaşlarımı gerimde bırakmış ve kalabalık insanların içinden ola bildiğince hızlı sıyrılarak onun yanına gitmeye başlamıştım. Fakat Jungkook daha bana doğru bir kaç adım atmışdı ki, çığlık çığlığa  etrafını saran kızlarla duraksamak zorunda kalmıştı.

Çok sinirlenmiştim. Ben heyecanla ona giderek sahnedeki mütiş performansı için tebrik etmeyi planllarken. O kızların ortasında eline sıkıştırılan kağıt parçalarıyla, şaşkınca etrafına bakıyor ve yakasını çekiştirerek kulağına bir şeyler fısıldayan sürtüğe hiç bir tepki vermiyordu.

Bir kaç saniye daha bu görüntüyü izledikten sonra, ne zaman buruşturduğumu farketmediğim yüzümle, Jungkook'a taraf adımlamış, etrafındakı kızları pekte kibar sayılmayacak bir hareketle kenarlara itekleyerek, karşısına dikilmiştim. O an nasıl göründüğüm umrumda değildi, ama muhtemelen sinirli görünüyordum.

Karşısına geçtiğim beden bana ne olduğunu çözmek istermiş gibi bakarken, ben onu baştan ayağa süzmüş, az önce bir kızın çekiştirerek kaydırdığı yakalarını, ellerimi kaldırarak iki avcumda toplamış ve boy farkımızdan dolayı kendime çekerek gözlerimi kapatıp dudaklarına yapışmıştım.

Sadece dudaklarımı dudaklarına sert şekilde bastırırken hareket etmeden bir kaç saniye durmuş ve gözlerimi oldukca yavaş bir şekilde açmıştım. Hâlâ daha pozusyonumuzu korurken, gözlerimi tamamen açtığım anda, sonuna kadar açılmış  kocaman ve bir galaksiyi andıran parlaklıktakı gözlerle karşılaşınca, ne yaptığım kafama dank etmiş ve ellerimdeki kumaş parcasını serbest bırakarak, onu itip kendimden uzaklaştırmışdım.

Hızla donmuşcasına bize bakan kızların arasından sıyrıldığımda, nereye dahi gitdiğimi bilmeden ilerliyor ve adımı seslenerek peşimden gelen Jungkook'a ne söyleyeceğimi düşünmeye çalışıyordum. Nerdeyse koşar adım ilerlememe rağmen Jungkook kolumdan yakalayarak beni durdurduğunda, kalbim ağzımda atıyordu.

"Taehyung nereye gidiyorsun sen böyle ? Dur bir az konuşalım. "

Kolumdakı tutuşla bedenimi tamamen ona doğru çevirdiğimde, etrafıma bakınarak kurtulmak adına behaneler bulmaya çalışıyordum.

"Arkadaşlarımızı bulmaya çalışıyorum Jungkook. Sen nerde olduklarını biliyormusun ? "

Dikkatini başka bir yöne çekmek adına sorduğum soruyu yanıtsız bırakmış direkt konuya giriş yaparak sorduğu soruyla, beklediğim bir şey olsa bile paniklemişdim.

Two opposite polesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin