21.

988 80 51
                                    

Merhaba umarım iyisinizdir. Yeni bölüme geçmeden önce bana destek olan okuyucularıma çok teşekkür ederim. Bu normalden erken bölümü onlar için yayımlıyorum.  Oy ve yorum atmaya devam. Haydi keyifli okumalar.

Jungkook'dan

Bir kez daha kullanılmış, hemde aynı yerden vurulmuştum. Üstelikde yine hoşlandığım bir diğer kişi tarafından. Ama bu sefer farklıydı. Çünki ilk seferinde bu kadar canım yanmamıştı.

Üniversitenin son senesinde yapmışdım ilk hatamı. Gözüme diğerlerinden çok farklı görünmüş, tatlı dili ve samimi tebessümüyle beni kendine çekmesi hiçte zor olmamıştı. Bir süre sonrada planında başarılı olarak, ondan hoşlandığımı dile getirdiğimde universitenin bahçesindeydik. Benimle aynı yaşta, fakat farklı bölümlerdeydik.

Ben heyacanlı bir şekilde ona açılarak, ondan gelecek cevabı beklerken o önce gür bir kahkaha atmış, sonrasında bahçedeki bir gurup şeklinde takılan  arkadaş çevresine seslenerek yanımıza çağırmıştı.  Ne olduğunu anlamayarak yüzüne bakarkende, o gülüşerek yanımıza gelen arladaşlarına doğru yüksek sesle sıralamıştı iğrenç cümlelerini.

"Ben kazandım ! Ben size demedim mi bu köylü salağı ağıma düşürmek bir ayımı bile almaz diye ? Alın bakın az önce itiraf etdi işte hoşlandığını. Yarına kadar iddia listemdeki her şeyim kapımda olsun canlarım."

Orda yokmuşum gibi arkadaşlarına doğru kurduğu cümlelerle dona kalırken,  bana doğru dönerek alaycıl bir şekilde sırıtmış ve benim canımı yakmaya ant içmiş gibi, sebebini anlayamadığım bir öfkeyle kusmuştu nefretini. İstediğinide almıştı. Çünki gerçekten canım yanmış şehirde arkadaşlarımdan başka ilk güvendiyim insanın ihaneti beni çok sasmıştı.

Ama diyorum ya o zaman bile bu kadar canımın yandığını hatırlamıyordum. Nefesim bir yumru gibi boğazıma oturmamış ve kalbim bu denli hüzünle atmamışdı. Nedeninide anlamak zor değildi. Çünki  Taehyung'a hissetdiklerim basit bir hoşlantıdan ibaret değildi.

Bir anda girdiği dünyamı iki ayda alt üst etmiş ve onu buradan göndermek için yaptıklarıma karşın pes etmeden direnmişti. Sadece direnmekle kalmayarak, korksa dahi bana karşılık veriyor, hitabına karşı kaç kez uyarsamda taktığı köylü davar lakabından vaz geçmiyordu.

Burada kalmaktan memnun değildi. Bunu sık sık dile getirmekden çekinmez  ve beni sinir ederdi. Hatta bir seferinde yine onu çalıştırarak haşatını çıkardığım bir günde, yine işlerin zorluğu ve benim kabalığımla ilgili söylenirken, beğenmiyorsa çekip gitmesini söylemiştim. Yorgunlukdan zar zor ayağa kalksada, önüme geçip buraya gelmeye mecbur olduğu sebebi anlatmış ve hayalindeki  okulu için bu çileyi çektiğini dile getirmişdi.

O günden sonra ona karşı bir az daha ılımlı olmaya çalıştım. Daha sonrasında da her kazayla temasımız ve ya farkında bile olmadan kendimi onu izlerken bulmam, bana bir şeyleri farketdirmiş ve çok geçmeden de korktuğumun başıma geldiğini anlamıştım.

Aslında son zamanlarda aramız iyiydi. Kolu incindiği için oldukca endişelenmiş, iyleşene kadarda zorlandığı her şeyde yardımcı olmaya çalışmıştım. Hata onu kıskandığım için o güne kadar hiç bir sorun yaşamadığım çalışanımız Honjoo'yla bile aramız gerilmişti.

Sonu bana göre oldukca komik ve Yoonhope çifti için hüsranla bitsede piknikde de güzel vakit geçirmiş, benim için özel olan bir yeri onunla paylaşmıştım. Ama o arkadaşının sorusuyla, sanki yalnış bir şeyler yapmışız gibi, beni kıracak o cümleleri söylemekten çekinmemişti.

Aslında ben gitdiğimiz o festivale bile ona kırgınken Jin'in ısrarından dolayı katılmışdım. Ama orada bana yakınlığı ve sürekli üzerimde yakaladığım yoğun bakışları bana kırgınlığımı unutdurmuş ve o istediği için kabul ederek, çıktığım sahnede de yine onun gözlerine bakarken söylemişdim şarkının bazı sözlerini. Şarkıyla bir nevi hissetdiklerime cevap isterken, daha sahnede aldığım kararla, şarkıyı bitirir bitirmez ona açıylmayı ve hislerimden bahsetmeyi hedeflemiştim.

Two opposite polesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin