15.

1.3K 90 80
                                    

Merhaba umarım iyisinizdir. Bu gün son kalan üyeler Jimin ve Jungkook'da gitdi. Dünde Taehyung'umla , Namum gitmişdi. Üzgün ama gururluyum. Neyse uzatmadan yeni bölüme geçiyorum, keyifli okumalar.

Jungkook'dan

Bu aralar kendim gibi değildim. Bedenimi ve ya kalbimi ele geçiren hissler garipti. Dengemi şaşırmış, yolumu kayp etmişim sanki. Olmadık şeylere sinirlenmem, kendi kendime tiriplenmem, üstelikde bunların o şımarık şehir bebesi yüzünden olmasını kabullenemiyordum. Çünki her şeyin normal ve ya normalden bir az daha iyi gitdiği bu günlerde, arkadaşları geldiğinden beridir yüzüme dahi bakmaması oldukca sinirlerimi bozuyordu.

Taehyung'a üzerini değiştirmek için yardım etdiğimde yalnışlıkla da olsa elim bedenine çarpmış ve o temasımdan sonrada, kısık seste bir inlemesini duymuştum. Üstelikde yakınında olduğumdan dolayı ve evde ikimizden başka kimsenin olmamasıda ortamı oldukca sesiz yapıyor ve soluk alış verişlerimizin bile duyulmasını sağlıyordu. Tıpkı o anlarda nefesinin hızlandığını duyduğum gibi.

Her ne kadar bu inlemesi ve nefesinin hızlanması, elim muhtemlen zedelenmiş koluna çarptığı için, acıyla olduğunu düşünsemde yinede aklımdan çıkmıyordu. Beynimde sürekli yankılanıyor ve beni ahlaksız düşüncelere itiyordu. Kendimi acilen toparlamalıydım. Üstelik de bu günki davranışlarından sonra.

Taehyung arkadaşları geldiğinden beridir çok garip davranıyordu. Yüzüme bakmıyor benimle konuşmuyor ve sohbet amaçlı sorduğum sorulara bile kısa cevablar vererek geçiştiriyordu. Bende bütün gün bana takındığı tavrına karşılık saçma sapan ve nedenini bilmediğim bir sinirle çıkışmıştım ona.

Annemin yemeğe kalmaları için, etdiği ısrarlara rağmen, Taehyung'u ziyaret etmek için gelen arkadaşlarım işleri olduklarını söyleyerek gitdikten ve biz onları yolcu etdikden kısa bir süre sonrada masaya oturmuşduk. Annemin Yoongi ve Hoseok'a sorduğu sorular dışında sesiz geçen yemekte, her ne kadar Taehyung'un yüzüne bakmaya devam etsemde, her hangi bir karşılık alamamak ve aksine orada yokmuşum gibi davranması iştahımı tamamen kapatmış ve masadan kalkarak odama doğru çıkmak için ayaklanmıştım.

Fakat ben afiyet olsun diyerek, merdivenlere doğru yöneldiğim anda duyduğum sorusuyla, bedenimde dolaşan sinirin etkisiyle soğuk ve sert çıkan sesimle cevaplamış ve o an aldığım kararla, aslında hiç olmayan biriyle buluşacağımı söylemiştim. Daha sonrada onun bütün gün yaptığı gibi yüzüne dahi bakmadan odama çıkıp, geceyi birileriyle geçirme kararı almıştım.

Özenli bir şekilde hazırlanıp tekrar salona indiğimde, masaya doğru direkt onun gözlerine bakarak, beni beklememelerini ve bu gece gelmeyeceğimi söyleyerek çıkmıştım evden. Aslında beni ve ya sözlerimi umursayacağını düşünmesemde, ani bir sinirle bende onu umursamıyormuş izlenimini vermek istemişdim.

Ama evden çıkmadan önce ve o sözleri söylerken, aramızdakı bir kaç adımlık mesafeye rağmen, üzgün surat ifadesini ve dolu gözlerini gördüğümde kalbim sıkışmış, nefesimin tıkandığını hissetmişdim sanki. Arabama doğru yürüyerek kilidini açıp geçip oturduğumda, sırtımı koltuğa yaslamış ve derin bir nefes vererek kendi kendime mırıldanmıştım.

"Saçmalama Jungkook. O gözlerin sebebi sen değilsin. Sebebini ne bilmiyorum ama, sen olmadığın kesin."

Kendimle ikinci bir insan gibi konuştuğumu fark ederek oflamış ve cebimdeki telefonumu çıkarmıştım. Hiç bir şey düşünme gereği duymadan direkt Jin'i aramış ve bir kaç çalışın ardından sesini duymuştum.

"Kesin bir şey oldu, yoksa senin beni araman, üstelikde bunu su saatde yapman hiç normal değil. Birini öldürdün ve benden gömmek için yardım istiyorsun değilmi ? "

Two opposite polesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin