Two opposite poles

25.

Merhaba umarım iyisinizdir. Yeni bölüme geçmeden önce y8ngis hesabının sahibi deli kızla tek bölümlük saçma sapan bir fic yaptık eğlenmek için, bir göz atın derim. Kendiside bir fic yazıyordu ama yarım bıraktı yazmak istemiyor. Neyse daha fazla uzatmadan yeni bölüme geçiyorum, oy ve yorum atmayı unutmayın. Keyifli okumalar.

Jungkook'dan

Sabah gözlerimi alıştığım gibi erkenden açtığımda sol göğsümün üzerinde boyun girintime yüzünü saklamış uyuyan şehir bebeğimin kollarım arasındakı bedenini okşayarak saçlarını öpmek, tarif edemeyeceğim kadar güzel bi duyguydu.

Dün gece fazla yormuş olmalıyım ki, onu izlerken dayanamayarak sıkca yüzündeki benleri dahil alnına, yanaklarına , öpüşmekten küçük yaraların yer edindiği dudaklarına öpücükler bırakırken huzurlu uykusundan uyanmıyordu.

Bir anda rutin ve tekdüze hatıma girerek tüm düzenimi alt üst eden, uzun zaman önce aşka olan inancımı kaybeden beni kendisine bağımlı hale getiren bu adam benimdi.

Sadece üç ayda nasıl başardı, beni kapalı  gözlerinin önüne gölge salan kipriklerini izlerken gülümsetecek kadar kendisine aşık etmeyi bilmiyorum. Sığmıyordu. Sığamıyordu kalbime bu güzelliği. Bir tek yüzü değil, üstelik kalbide güzeldi benim sevdiğimin.

Çünki arkadaşı Hoseok'u aradığımda Jimin'den öğrendiklerimi anlatırken hepsini doğrulamış ve bir kaç şeyde o anlatmışdı Taehyung'un korkuları hakkında.

Daha öncesinde yaşadığı ilişkilerinde de dahil normal hayatındakı umursamaz ve çabuk sıkılan yapısı yüzünden kendinden tamamiyle emin olamadığından. Bizi sağlıksız bir ilişkiye sürüklememek için ve tüm zıtlıklarımıza rağmen biz olmayı kabullenmek için ayrı kaldığımız iki hafta boyunca ve daha öncesinde de düşündüğünü öğrendim arkadaşından.

Hoseok'a göre, Taehyung'u ilk kez bu kadar kötü bir halde ve ilk kez bir ilişkiye başlamaktan bu kadar çok korkuyor olduğunu söylemişti konuşmamızda.

Hattda ikisinin arasında geçen konuşmalardakı bir kaç cümlesinide bana söylediğinde, ondan dolayı olan tüm kalp kırgınlıklarımı iyleştirmişti, kendisinin bile haberi olmadan.

"Hoseok, ben onu çok seviyorum. Jungkook benim için bu güne kadar tanıdığım, bildiğim her kesden çok farklı ve ben onun kalbini kırmaktan, onu yarıyolda bırakmaktan çok korkuyorum. "

Aklıma doluşan düşüncelerle, kollarımın arasındakı bebeğimin alnına dökülen sarı saçlarını oradan çekerken sırıtıyor ve sonrasında da onunla her ilişkide yaşana bilecek şeylerin onu bu kadar korkutmaması gerektiğini, sevgimizle bir çok zorluğun üstesinden gelebileceğimiz hakkındakı düşüncelerimi konuşarak kalbini ferahlatmayı umuyordum, uyandığında.

Fakat öncesinde hiç istemesemde yanından kalkmalı ve güzel bir kahvaltı hazırlamalıydım. Çünki dün akşam geleceğini bildiğim için, annemleri onunla yalnız konuşmak adına dedemlere gönderdiğimde, aklımda her şeyi detaylıca konuşmak ve sonrasında uzun yoldan geldiği için aç olduğunu düşünerek yaptığım yemekleri birlikte yemek vardı. Ama bizim konuşmamız ilerleyerek cinsel tansiyonumuzun yükselmesiyle karnımızı değil, bir birimize karşı olan özlem ve hasretle tensel açlığımızı doyurmaya çalışmıştık bütün gece.

Yani şimdi sıra muhtemelen oldukca aç olan şehir bebeğimin karnını doyurma ve benim için mutfağa geçme zamanı gelmişti. Zaten tahminime göre annemler bir kaç saate eve dönecekti ve ben o zamana kadar kahvaltıyı hazırlamalı, güzelimi uyandırarak onunla ilgilenmeliydim.