Öldüreceğiz

313 24 1
                                    

*Buse*

Oturmuş yola bakıyordum. Çatıştığımız eski fabrikanın karşısında, eve benzeyen ama tam da ev olmayan yerin merdiveninde oturuyorduk.

Brush yanıma gelip oturdu ve bi bez uzattı. Alıp suratımı sildim.

"Orada yaptığını kim olsa yapardı." dedi ona baktım,

"Tamam belki o kadarını değil ama yapan olabilirdi hem yapmasan ölecektik."

"O iyi mi?"

"Bilmiyorum ama biran önce gitmeliyiz. Silah sesini duyan olmuştur."

"Baha vuruldu. Nasıl kaçabileceğiz daha fazla? Ne kadar kaçabiliriz?"

"Elimizden geldiğince."

"Baha olmadan ne yapacağız?"

"Hey burda ben varım tamam mı? Lisede bana bay Zeka derlerdi" dediğinde kaşlarımı kaldırdım "Tamam demezlerdi hatta liseye bile gitmedim ama.."

Ona gülüp başımı iki yana salladım ve bakışlarımı aşağı eğdim.

"Ha şöyle." deyip kendi de güldü,

Önümüze hızla bi kamyonet durdu.

"Atlayın çabuk! Geliyorlar!" diye kendini yırttı Bob.

Brush da "Ne!" diye çığırdı. Polis sirenlerini duydum ve bi süre dondum.

"Binin şu arabaya! Oscar nerde? Hadi!"

"Oscar çok kötü! Gelemez şuan." diye bağırdım,

"Yapacak bişe yok! Hadi!"

"Ne diyorsun be?! Sen git!"

"Ne diyorsun sen! kafayı mı yedin!?" diye atıldı bana Brush,

"İstersen sende git!" diye bağırıp içeri girdim ve adamların silahlarını toplayıp çatı katımsı yere çıktım. Brush yanıma geldi.

"Plan ne?"

"Öldüreceğiz."

"Ne?"

"Tekrarlatma." diye onu uyarıp nişan aldım. Hayatımda ilk kez silah kullanacaktım. İki polis arabası durdu. Polisler inince tam ateş edecektim ki Brush elimi tuttu,

"Destek çağırırlar. Ateş açmayalım. Polise karşı savaşmamalıyız."

Ona baktım.

"Susturucu. Tak şunu" deyip silahımı ona uzattım. Bana bi süre baktı,

"Nasıl kullanacağını biliyor musun?"

"Tetiğe basacağım."

"Güzel." deyip silahı aldı ve dediğimi yaptı

"Hemen dışarı çıkın! İçerde olduğunuzu biliyoruz!"

Silahımı alıp,
"Yatak odasına sokmayalım onları. Ben içeri girenleri halledeyim sende dışarda kalanları." diye fısıldadım ve merdivenlerin arasından nişan aldım.

"Emin misin peki?"

Ona cevap vermedim,

"İçeri giriyoruz!"

İki polis önden kapıyı kırıp içeri daldı. Gözlerimi kapayıp derin bi nefes aldım geri vermeden Allah ne verdiyse tetiğe basmaya başladım. Ard arda hiç durmadan.

Cehennemde cayır cayır yanacaktım. Daha durmazdım ama biri elimi tuttu, bitmişti zaten. Sağ gözümü açtım. Yarı çıplaktı ve göğsü sargılıydı.

"Baha." diye fısıldayıp boynuna atladım. Her zamanki gibi karşılık vermedi ve beni itti,

"Sen ne yaptın Buse?"

Ağzım açık bi süre ona baktım. Bana insan değilmişim gibi bakıyordu gözlerim doldu,

"S-seni koruyordum."

Bi süre durup beni süzdü,

"Gitmeliyiz." deyip gözümü kapadı ve diğer elini belime koyup beni ilerletti. Cesetlere bakmamı istemiyor muydu? Benim yaptığım leşlere?

"E-ellerinizi kaldırın hemen!"
Baha ellerini kaldırınca karşımdaki polisi gördüm. Genç bir çocuktu ve akan kanların ardı arkası kesilmiyordu. Gözlerimin yaşardığını hissettim. Bu aynasız için ağlayacak halim yoktu ama. Umrumda değildi. Polis aynı şekilde arkamızdan çıkan Brush'a bağırdı. Bizi vurabilirdi Kendimi sinirle doldurdum,

"Tek ve yaralı. Onu halledebiliriz."

Baha bana kaşlarını çatıp baktı. Bu bakışı daha önce kedisini öldüren adama yapmıştı. Gerizekalı adam kara kedi diye küçücük sevimli şeyi taşlamıştı.

"Ne dediğinin farkında mısın!? Kendine gel! Kolay mı bir adamın hayatına son vermek?!" bağırışıyla geriledim ve kendimi yere atıp bağırarak ağlamaya başladım.

Çünkü Ben Aptalım.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin