Flashback
Jimin 16, Jungkook 17 yaşında.
________________________________Bay Park, düzenlediği kutlama gecesinde gelen misafirleri ile ilgileniyordu. Bu gecenin özel konukları arasında en büyük düşmanı bay Jeon ve onun oğlu Jungkook'ta yer alıyordu.
Yeraltının mafya babası olarak önemli bir iş başarmıştı ve böyle bir gece düzenleyerek gelen mafyalara gücünü bir kez daha kanıtlayacak ve gelen saygınlığa karşı memnun kalacaktı.
"Bay Park, oğlunuz nerde?"
Bay Park mükemmel bir gülümseme ile cevap verdi: "Hazırlanıyordur. Benim kanımı taşıdığı için ekstra özen gösteriyor."
"Onu görmek istiyoruz."
"Elbette. Siz keyfinize bakın, ben onu alıp geliyorum."
Misafirlere arkasına döndüğü an yüzündeki gülümseme gitmiş, yerine sinirli bir ifade gelmişti. Misafirlere bir şey çaktırmamaya özen göstererek seri adımlarla merdiveni tırmandı ve direkt Jimin'in odasına girdi.
Jimin, acı çekiyormuş gibi yüz ifadesi, dağınık saçları ile karşısına geçmiş, saygı ile eğilmişti.
"Lanet olsun, Jimin!" diye kükredi bay Park. "Neden hâlâ hazır değilsin?"
"Hücre-"
Bay Park öne atılıp Jimin'in boğazını sıkarak onu duvara yasladı. "Aşağı inmek için beş dakikan var, Jimin. Gecikirsen, bu gece yine orda kalacaksın!"
Jimin boğazı acırken başıyla onayladı. "Tamam, bay Park."
Bay Park Jimin'i bir çöpmüş gibi yere attı ve ona öfkeyle bakıp odadan çıktı.
Jimin'in canı hiç yanmıyormuş gibi acısına birkaç acı daha eklenmişti. Dün gece bay Park aniden öfke nöbeti geçirmiş, o sırada Jimin'i gördüğü için tüm öfkesini ondan çıkarmıştı. Birkaç saat onu dövmüş ve hücreye kapatmıştı. Bu da Jimin için cehennem azabı gibiydi.
Acıyan kolunu tutarak yavaşça ayağa kalktı ve hazırlanmaya başladı. Siyah bir takım elbise giyecek, saçlarını özenle yapacak, muslukları ise makyajla kapatacaktı ve bunlar için sadece beş dakikası vardı.
Beş dakikası dolduğunda ve tamamen hazır olduğunda misafirlerin yanına, aşağı inmişti.
"Jimin, gel oğlum."
Babası, tanımadığı birkaç adamın yanına çağırdığında başı dik, omuzları yüksek bir şekilde yanlarına adımladı. "Merhaba, evimize hoş geldiniz."
"Merhaba Jimin," dedi otuzlu yaşlarında bir adam. "Jihoon, Jimin sana çok benziyor. Aynı babası gibi yürürken bile çok güçlü görünüyor."
Bay Park kibirli bir gülümsemeyle Jimin'in omuzunu sıktı. "Evet. Jimin benim vârisim ve benden daha güçlü olacak."
Jimin onurla gülümsedi ama bu gülümsemenin arkasında acı çekiyordu.
"Hadi ama Jihoon, bizim evlatlarımızın bir şansı olmayacak mı?"
Bay Park gür bir kahkaha attı, "Jimin'in yanında hiç zannetmiyorum."
Onlar kahkaha atarken Jimin'in midesi bulanmıştı. Bay Park Jimin'in sırtına vurunca Jimin mesajı almış ve yanlarından müsaade isteyerek ayrılmıştı. Ki bu iyi olmuştu, onların yanında durmak yerine bir şeyler içebilirdi. Özel bir alan bulursa daha iyi olurdu.
Kısa süre içerisinde bir viski şişesi bulmuş, bahçeye çıkmış ve bir ağacın ardına saklanmıştı. Sarhoş olmamaya dikkat ederek ağır ağır içmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clandestino | Jikook
Fanfiction"Şaraplar, silahlar, uyuşturucular yerini kan'a bıraktı Jungkook," dedi Jimin tehlikeyle parıldayan gözlerle. "Ve akan benim kanım olsa dahi, bu çöplük benim olacak." •Yetişkin içerik!